Küçük Dev Oyunlar’ın bu haftaki konuğu oldukça zor ve gerçekçi bir hayatta kalma/RPG/macera oyunu olan NEO Scavenger. Bağımsız stüdyo Blue Bottle Games tarafından geliştirilen oyuna şans vermeniz için basit bir sebep bulunuyor. Müzikler haricinde oyunun tamamını yapan, tek kişilik dev kadro Daniel Fedor, 7 yıl BioWare’de çalıştıktan sonra kendi oyununu yapmak için ayrılmış ve bu oyunu yapmış. Post apokaliptik dünyası ve hayatta kalma öğeleri biraz DayZ’yi andırsa da, çok daha derin hayatta kalma sistemleri daha çok The Long Dark’a benziyor. Silahların ciddi derecede nadir bulunduğu oyunda hayatta kalma temel odak noktasıyken, zaman zaman paranormal öğeler de karışınıza çıkabiliyor. Ölümün her köşede beklediği ve ölünce load edip devam etme seçeneğine sahip olmadığınız NEO Scavenger’da rekorum 10 gün hayatta kalmak oldu.

Oyunun post apokaliptik dünyasına, bir kriyojeni laboratuvarında adım atıyoruz. Dondurulduğu kaptan sadece ince bir hasta önlüğüyle çıkan Philip Kindred, bırakın dünyada olup bitenleri, kendi kimliğinden bile habersiz bir karakter. Öyle ki, kolundaki etiket ve hasta kayıtları olmasa kim olduğunu bile bilemeyecek. Uyandığımız odanın kapısının dışında devasa bir köpek ve insan karışımı yaratığın olduğu gerçeğiyle bir şekilde kendimizi dışarı atıp yıkık bir dünyayla başbaşa kalıyoruz. Oyunda klasik bir hikaye ilerleyişi yok. Hayatta kalmaya çalışırken bulduğumuz gazete sayfalarından dünya tarihini bir nebze olsun öğrenebiliyoruz. Biraz Fallout, biraz DeusEx, biraz da Mass Effect tadında, ortaya karışık ama çok başarılı bir bilimkurgu dünyasına sahip. Öyle ki, hikaye anlatımı olmamasına rağmen hayatta kalmayı başardıkça sanki 40-50 saatlik RPG’ler kadar oynanış ve hikaye vadediyormuş gibi hissettiriyor oyun. Bir süre hayatta kalıp ilk gece olduğunda ise doğuda ışık görüyorsunuz ve oraya gitmek, yapacağınız en mantıklı şey gibi geliyor. Burası, Detroit kenti. Tabi uzak gelecekteki hali. Dışarıdaki yıkıntıya inat, duvarlarla ve yoğun güvenlikle kaplı bu kentin içi tam bir metropol. Burada tanıştığınız insanlarla beraber hikayeye dair biraz daha fikriniz oluyor ve Detroit, yolculuklarınız arasında üs olarak da kullanabildiğiniz bir mekan oluyor. Daha fazlasını anlatıp spoiler vermek istemiyorum derdim ama, zaten pek de fazla anlatacak bir şey bilmiyorum, zira oyun gerçekten zor.

Detroit. Yıkık bir dünyanın ortasında gizemli bir metropol.

Detroit. Yıkık bir dünyanın ortasında gizemli bir metropol.

Oyunda kontrol ettiğiniz karakterin ismi belli olsa bile, yeteneklerini seçtiğiniz bir karakter yaratma ekranı ile oynanışınızı belirleyebiliyorsunuz. İz sürme, dayanıklılık, fiziksel güç, elektronik bilgisi, kilit açma, hacker’lık, yakın dövüş, menzilli silahlar gibi birkaç yetenek ile karakterinizi donatma şansınız var. Yalnız toplam 15 puanınız var ve her yetenek 5 ila 1 puan arasında değişiyor. Bir de olumsuz özellikler var. Örneğin karakterinizi miyop yaparsanız görüş mesafeniz bir kısalıyor ve saklanan yaratıkları göremiyorsunuz. Ancak bu size 1 fazla puan sağlıyor ve daha fazla yetenek almanıza olanak tanıyor. Daha fazla puan veren ama daha olumsuz etkileri olan bazı kötü özellikler de mevcut. Bütün bu yetenekler de oyunda gerçekten önemli yer tutuyor. Sadece isimlerini okuyunca ilk akla gelen alanlarda değil, oyunun her alanında etkililer. Dövüşürken, yağma yaparken, gizlenirken, iz sürerken hatta eşya yaparken bile önemliler. Örneğin sağlam bir yakın dövüş silahı yapmak için yakın dövüş yeteneğine sahip olmanız gerekiyor. Bunlarla beraber, bir de özel olaylar var. Bunlar kısa kısa hikaye parçaları ve gerek ana hikaye örgüsünün bir parçası, gerekse tamamen alakasız bir yan olay olsunlar, her birinde bu özellikleriniz işe yarıyor. İz bulma yeteneğiniz yüksekse, normalde uzun uzun yolculuk edip binbir zorlukla bir malzemeyi çalıp getirmeniz gereken bir görevi sadece bulduğunuz izlerle ilgili karakteri sorgulayarak tamamlayabiliyorsunuz. Tabi bunlar hep “olay”lar şeklinde oluyor. Oyunda bir görev ekranı yok, her şeyi aklınızda tutmanız veya o anda hızlı kararlar vererek yaşamanız lazım.

NEO Scavenger’ın oynanışı ve görünüşü oldukça başarılı, derin ancak bir yandan da alışılmışın dışında. Civilization benzeri, tepeden görünen ve altıgenlerden oluşan bir haritada karakterinizi sıra tabanlı olarak ilerletiyorsunuz. Her sıranızda yeteneklerinize ve o anki sağlık durumunuza göre birkaç hareket şansınız oluyor. Altıgenler arasında ilerlemek, savaşmak, yemek yemek, eşya üretmek, yağma yapmak gibi bütün işlemler, hareket sayınızı azaltıyor ve sıfırlanınca da turu bitiriyorsunuz. Ondan sonra da NPC’ler ve yaratıklar hareket ediyor. 2 boyutlu ve stilize pikselli grafiklere sahip oyunda özellikle eşyalardaki detay seviyesi genel grafik kalitesine göre öne çıkıyor. Yukarıda da bahsettiğim özel olaylar ve etkileşimler gerçekleşirken de aynı stilize pikselli tarzda güzel tablolarla oyuncunun görüyor olması gereken şeyler anlatılıyor.

Bu altıgenlerde hazineler saklı olabilir.

Bu altıgenlerde hazineler saklı olabilir.

Hayatta kalma ve dövüş sistemleri ise fazlasıyla derin ve gerçekçi. Oyunun temel oynanışını ve en büyük başarısını bunlar oluşturuyor. Hayatta kalmak için sadece açlık ve susuzluktan çok daha fazlası var. Gerçekçi bir metabolizma simülasyonuna sahip olan NEO Scavenger’da sağlığınızı belirleyen bir yığın öğe var. Açlık, susuzluk, yorgunluk, taşınmakta olan yük, vücut ısısı gibi faktörler bunların başında geliyor. Çeşit çeşit hastalık, zehirlenme, hipotermi, kan kaybı, ishal gibi pek çok durum da cabası. Yiyeceğiniz yemek, içeceğiniz su zehirli ya da mikroplu olabilir. Dövüştüğünüz hayvanlardan ve hatta bir evi yağmalarken elinizi çizen kirli bir demir parçasından hastalık kapabilirsiniz. Bu detaylı simülasyona ek olarak pek çok tıbbi malzeme, çeşit çeşit ilaç da bulunuyor. Sıcak bir alanda rahat ve güvenli uyumazsanız, hipotermi sebebiyle halsiz düşüp en sonunda ölebilirsiniz. Eğer hastalandıysanız bir şekilde antibiyotik bulmalı ya da sizi iyileştirebilecek insanlara gitmelisiniz.

Dövüşler de aynı derecede gerçekçi. Dövüşün galibini belirleyen öğe sadece can puanı değil, zaten böyle bir puan da yazmıyor. Onun yerine dövüşen kişilerin durumları yazıyor. Kanaması var, titriyor, başı dönüyor, şoka girdi, bayıldı gibi pek çok farklı durum ile kimin ne durumda olduğunu görebiliyorsunuz. Yazı (ikon) tabanlı dövüşlerde herhangi bir görsellik bulunmuyor. İkonlarla belirtilen eylemleri seçerek sıranızı geçiriyorsunuz. Ancak bu eylemlerde ciddi bir derinlik söz konusu. Tek vuruş veya kendinizi yoracak ve açık verecek şekilde hızlı ve seri hareketlerle saldırabiliyorsunuz. Bunların yanında durumsal eylemler de bolca bulunuyor. Yere düştüğünüzde emekleyerek kaçmaya çalışabilir, hemen ayağa kalkmaya çalışabilir ya da düşman yakınızdaysa onu da yere çekip tepesine çıkmaya çalışabilirsiniz. Çelme takmak, üstüne atlamak gibi eylemler de mevcut. Bütün bunlarla birlikte derin bir RPG dövüş mekaniğiyle oyun sizi içine hapsediyor. Bu arada menzilli dövüş malzemelerinin hele ki ateşli silahların çok nadir olduğunu, mermilerinin daha da nadir olduğunu belirtmek gerek. Haliyle bir o kadar da pahalılar.

Gelelim oyunun kötü yönlerine. İlk olarak büyük bir eksi, oyunun flash tabanlı olması. Potansiyelini gerçekten kısıtlayan bu durumdan kurtulup modern bir oyun motoruyla gerçek bir program gibi çalışması oyuna çok şey katacaktır. Erken erişim sürecinin de geride kaldığını düşünürsek bunun olması pek olasılıklar dahilinde gözükmüyor, ancak yine de umut etmekten zarar gelmez. Sesler ve müzikler de oyunun zayıf yönlerinden. Atmosferi çok daha iyi yapılabilecek olan oyun, belki yine flash kısıtlamaları sebebiyle, oldukça geride kalıyor. Yanlış anlamayın, atmosfer yine şahane, ancak sesler ve müzikler çok daha iyi kullanılabilirmiş. Müzikleri oldukça başarılı olsa da imkanlar dahilindeki düşük ses kalitesi ve zamansız çalışları nedeniyle atmosferi yükseltmek yerine düşürüyor. Biraz daha sık da çalabilirmiş. Ama hiçbiri oyunun arayüzü kadar büyük bir darbe indirmiyor NEO Scavenger’a. Tarih öncesinden kalma, kullanıcı düşmanı, hantal ve kalabalık bir arayüz sürekli canınızı sıkıyor. Oyun neredeyse sadece arayüz kullanılarak oynandığı için, alışma süreci sancılı geçiyor ve sonrasında da basit bir işlem için 2-3 menü değiştirmenizin gerekmesi ya da dövüş sırasında ikonları ezberleyene kadar tek tek üzerlerine gelip ne işe yaradıklarını okumak gibi pek çok gereksiz durumla karşı karşıya kalıyorsunuz. Daha da kötüsü, sürekli olarak koyu gri veya siyah üstüne beyaz yazılara maruz kalmanız. Bu sebeple yoğun göz yorgunluğu yaşatıyor ve uzun süreli oynanışta baş ağrısı ve mide bulantısına kadar gidebilecek bir tasarım hatası. Hatası diyorum çünkü en temel tasarım derslerinde bile siyah üstü beyaz yazının uzun okuma gerektiren projelerde kullanılmaması gerektiği öğretilir.

İşte o korkunç arayüzden bir kesit. Dövüş anı.

İşte o korkunç arayüzden bir kesit. Dövüş anı.

Uzun lafın kısası, korkunç ve tarih öncesinden kalma arayüzüne rağmen NEO Scavenger kesinlikle muhteşem bir oyun. Piyasadaki en sağlam hayatta kalma simülasyonu olmasının yanısıra diğer harika özellikleri de NEO Scavenger’ı öne çıkarıyor. Görselliği sıfır olduğu halde derin ve gerçekçi dövüş mekanikleri, sürprizlerle dolu ve yeteneklerinizle seçimlerinize dayalı rastgele olaylar, her oynayışınızda temel birkaç mekan dışında tamamı değişen ve yağmalamaya hazır bekleyen haritası ve sandığınızdan çok daha derin kurgulanmış evreni ve hikayesiyle gizli kalmış bir şaheser. Fiyatının hakkını veren nadir oyunlardan biri olan NEO Scavenger’ı kesinlikle öneriyorum. Haftaya bir başka küçük dev oyunla görüşmek üzere, iyi oyunlar!