Assassin’s Creed’i seven var sevmeyen var.Ancak inkar edilemez gerçek,bu serinin oyun tarihindeki en önemli yapımlardan biri olduğu.Ubisoft tarafından seri üretime bağlansa da hayranlarının oyunu bırakmaya niyeti yok.Aslında alternatif bir Prince of Persia olacakken bugünkü haline geldiğine dair bir takım söylentiler yer alsa da Assassin’s Creed,tarihi kurgulayarak ele alışı ve kendine has anlatım tarzı ile takdiri hak eden bir seri.
Ubisoft’a her sene bir AC oyunu çıkarıyorsun diye içerlenen oyunculara sürpriz yine Ubisoft’tan geldi.Assassin’s Creed 4 ile birlikte yağmur gibi AC oyunları gelmeye başladı. Üstelik 1 yıl ara vermeyi beklemeden.Önce el konsolu oyunu AC:Liberation HD sürümü ile bilgisayar ve konsollar geldi.Sonra da bir AC 4 DLC’si olan Freedom Cry tek başına satılacak. Tabi bunla bitmedi.Tam anlamı ile ilk yeni jenerasyon olan Assassin’s Creed: Unity duyuruldu.Ayrıca kesinleşmese de eski konsollar da bir AC oyunu gelecek gibi.Kısaca artık her yıl 1 AC oyunu değil birden çok oyun görmeye alışacağız.
Ubisoft’un bu seri hakkında aldığı en büyük eleştiri bu kadar çok oyun çıkmasına rağmen hepsinin neredeyse benzer olması.Serinin 3. ana oyunu ile eklenen deniz teması Black Flag ile doruk yaptı.Açıkcası da çok eğlenceliydi. Ancak temeli suikastçilik olan oyunda kaptan olarak oynamak biraz garipsendi doğal olarak.Hazır yeni nesil AC oyunu geliyor madem,seriye yeni bir soluk gelmesi gerek dedik ve oyunda değişmesini yada eklenmesini istediğimiz şeyleri madde madde sıraladık.
1) Grafikler ve Sesler
Madem yeni nesil geldi.Elbette ilk beklentimiz görsel açıdan çok daha zengin bir oyun görmek.AC 4’ün yeni nesile de çıkması ile beraber grafikler daha hoş olsa da,oyunun animasyonlar ve yüz modellemeleri konusunda kendini oldukça geliştirmesi lazım.Malesef gözüne ışık tutulmuş gibi görünen karakterler,yüz mimikleri neredeyse hiç olmayan npc’ler ve kopyala yapıştır tezgahından çıkmış gibi askerler.Tamam her askerin farklı görünmesi zor bir iş ancak farklı model sayısı arttırılarak en azından aynı anda farklı askerlerle kapışmak güzel olabilir.Sesler konusunda oyun her zaman kaliteli iş çıkardı.Bu konuda hakkını yiyemeyiz.Ancak şehirde gezerken konuşmalar konusunda biraz sıkıntı var.Özellikle Revelations’da gördük ki İstanbul’lu Zeynep kayıp ve annesi koca şehrin her caddesinde ona seslenerek arıyor.Şaka bir yana oyunda bu konuda bir geliştirme gelirse hiçte fena olmaz.Ayrıca Soundtrack konusunda da oyunda son dönemde bir gerileme var diyebiliriz.Assassin’s Creed 2’nin akılda kalıcı müziklerinin ardından pek te o etkiyi yaratan bir müzik olmadı.
2) Hikaye
Bu oyunun en güçlü yanı kesinlikle hikayesi.Daha doğrusu hikayesiydi.Ac3’te toparlanmaya çalışılan ancak pekte başarılı olmayan bir sondan sonra ana karakter Desmond Miles’ın hikayesi sona erdi.Sonraki oyunlar Suikastçi-Templar mücadelesine değinse de o ilk oyunlardaki sürükleyicilik malesef söz konusu değil.Tamam Desmond’ın hikayesi zaten çok uzamıştı ancak yeni bir ana hikaye ile oyuna sürükleyicilik katılabilir.Yeni nesil AC oyunlarından tarihi eskisi gibi güzel kurgulayan oyunlar bekliyoruz.
3) Karakter
Altaïr Ibn-La’Ahad ilk oyunla hayatımıza giren ve sıkıcı bir oynanışa rağmen karizması ile kendini bizlere kabul ettiren bir karakterdi.Ancak 2. oyunun duyurulması ile ortaya çıkan ergen İtalyan Ezio Auditore da Firenze’yi görünce çoğumuz yok kardeşim bu çocuk Altair’in yerini tutamaz dedik.Kabul edelim çoğumuz yanıldık.Ezio hayatımıza öyle bir girdi ki Assassin’s Creed diyince aklımıza gelen ilk şey oldu.Tabi bunu gören yapımcılar boş durmadı.Oyunu, animasyon filmleri derken içimiz dışımız Ezio oldu.Kendi adıma konuşursam bundan pek rahatsız değildim.Sıra serinin 3. oyununa geldiğinde mecburen yeni bir kahraman ortaya çıkacaktı.Yarı Kızılderili yarı İngiliz Connor ortaya çıktığında bir kez daha çoğumuz yine aynı sözleri kullandık.Bu seferde bu ergen Ezio’nun ya da Altair’in yerini tutamaz.Bu sefer doğru tahmin ettik.Connor olmamıştı.Altair’in bilgeliği yada Ezio’nun karizmasının en ufak bir parçası Connor’a geçmemişti.Aslında 3. oyunda öyle bir karakter vardı ki kendisine yazık oldu.Evet Heytham Kenway.Heytham karizması ve oyunun giriş kısmını oluşturan hikayesi ile oyunun ve AC tarihinin en sağlam karakterlerinden biriydi.Çoğu oyuncu Connor yerine bu adamın ana karakter olmasını yeğlerdi sanırım.Ancak hikaye gereği bu da pek mümkün değil.Black Flag’deki Connor’ın dedesi Edward Kenway’i hiç saymak istemiyorum.Zaten Black Flag’e bir Assassin’s Creed oyunu demek bile zorken tek derdi para kazanmak olan Edward Kenway’in Ezio’nun yerini alabileceğini düşünmek daha da zor.Tüm oyunların ana karakteri olan Desmond Miles’ta son oyunla birlikte seriden ayrıldığını düşünürsek Ubisoft’un yeni oyunlarla birlikte karizmatik ve eskilerini aratmayacak bir karakter profili ile çıkması serinin gidişatı için çok güzel bir adım olur.
4) Görevler
Kabul etmek gerekir ki oyunun en sıkıntılı olduğu konu görev çeşitliliği.Oyun bu konuda hayranlarına pek fazla seçenek sunamadı.Karakterimiz suikastçi olduğu için şu adamı bul ve işini bitir tarzı görevlerin her oyunda yer alması elbette gerekli.Ancak oyunda artık suikast görevlerinden çok tail ve eavesdrop denilen görevler var.Şunu takip et,şunu belli mesafeden dinle tarzı görevler tüm oyunlar boyunca o kadar çok kullanıldı ki artık suikastçiden çok ciğeri takip eden kedi misali dolaşır olduk.Özellikle Ac 4’teki ana görevlerin abartısız %90’ı bu şekilde olunca elbette sıkıcı bir hal alıyor.Hele gemi takip etme bölümü var ki sıkmak konusunda efsane olmuş.Ubisoft o kadar çok AC oyunu yaptı ki Black Flag’e koyacak görev bulamadığından bizi takip etme ve dinleme görevlerine boğmuş.Ancak oyundaki ekonomi ve crafting seçeneklerinin de hakkını verelim unutmadan. AC bir aksiyon oyununa göre bu anlamda oldukça başarılı bir ekonomi ve loot sistemi sunuyor.
Birde sekronizasyon olayı var.İlk oyunlarda kuleye çıkıp manzaraya bakma konusu enteresan gelse de her oyunda bunu sürekli kullanmak ve bunun zorunlu olması can sıkıcı olabiliyor.Ancak Ubisoft’un bu senkronizasyon olayını sevdiği bir gerçek.Şirketin diğer bir oyunu Far Cry 3’te de radyo kulelerine tırmanmak usulüyle senkronizasyon olayı yer aldı.Büyük ihtimalle Ubisoft’un beklenilen oyunu Watch Dogs’ta da senkronizasyon tarzı bir şeyler yer alabilir.Açıkcası AC serisinde senkronizasyon olayı kalkmasa bile en azından zorunluluk olmaktan çıkarılması güzel olabilir.
5) Yapay Zeka
Oyunun aksadığı bir diğer konuda kuşkusuz yapay zeka.Suikastçiyi canlandırdığımızı düşündüğümüz bir oyunda aslında bir Malkoçoğlu misali bir cengaveri oynuyoruz diyebiliriz.Güvercine sinsice yaklaşmaya çalışan kedi misali taktikler geliştirmemiz lazımken,20 askerin içine korkusuzca dalabiliyoruz.Çünkü oyunda yapay zeka sıkıntısı nedeni ile aksiyon filmlerinin altın kuralı işliyor. Filmlerde 10 kişi arasına dalan kahramanımıza herkes bir anda saldıracağına centilmenlik yapıp bizi tek tek döv abi diyerek sırayla saldırır.Bu aşağı yukarı tüm filmlerde böyledir.Bu durumun benzeri AC serisinde de mevcut.Suikast yapacağınız kişiye sinsice yaklaşmak gibi bir zorunluluğunuz yok.Çünkü bu kadar asker arasına dalarsam beni harcarlar demiyorsunuz.Etrafınıza toplanan bu adamlar sizlerinde bildiği üzere çoğunlukla tek tek saldırıyor yada siz biriyle kapışırken diğer adam gerine gerine bak sana vurmaya hazırlanıyorum bana counter yap diyor.Kısaca siz ortada, askerler de etrafınızda sanki halay çekiyorlarmış gibi bir görüntü oluşuyor çoğu zaman.Her oyunda bunu düzelteceğiz deseler de bir türlü istenilen düzeye gelinemedi.Tabi bunlar yanında düşmanın önünden geçsenizde bir kedi gördüm sanki modunda olması da var.Oyunun yapay zeka konusunda kendini bir hayli geliştirmesi lazım.
6) Tasarım
Oyuna bakarsak Templar’lar zamana ayak uydurmuş görünüyor.Ancak Assassin’lerin ciddi bir moda danışmanına ihtiyacı var.Altair’den Desmond’a kadar tüm Assassin’ler aynı kıyafeti giyiyorlar.Ufak çizgi değişiklikleri ve otantik eklemeler dışında o kapüşonlu kıyafetler hiç değişmiyor.Oyunda yüzyıllar geçti ancak ana karakterler arasında bağ olsun diye aynı kıyafeti dayamak olmuyor.Yeni nesil AC:Unity’de de gelenek değişmiyor.Lütfen şu adamlara yeni kıyafetler tasarlayın Ubisoft lütfen !
İlk iki oyunda Ortadoğu ve İtalyan mimarisi dar sokaklar ve bitişik evler nedeniyle çatılarda dolaşmak oldukça akıcıydı.Ancak 3. oyunla değişen çağ ve mimari gereği geniş sokaklar ve aralıklı evler söz konusu. Tabi bu da çatılarda gezme olayını sıkıntıya sokuyor.Her ne kadar Ubisoft işin içine ağaçları ve telleri sokarak akıcı bir free run sunmak istese de AC 2’de ki rahatlık yok.Akıcı bir ilerlemenin önemli olduğu bu oyunda yeni çözümler ile çatıdan çatıya zıplamak eğlenceli hale getirilebilir.
Bu maddelere eklemeler olabilir elbette.Ya da katılmadığınız yanlar.Şunu da ekleyeyim bu yazıyı seriden nefret eden biri olarak değil seriyi çok seven ancak yaşanan her yıl yeni AC hadisesi nedeni ile ilgisini biraz kaybetmiş biri olarak yazdım.Seride köklü değişiklikler ve yenilikler olması şart. Ancak bu oyuna korsanlık teması ekleyerek olmaz.Ubisoft keşke deniz temalı bağımsız bir oyun yapsaydı da tadına doyamasaydık.Ancak Assassin’s Creed temeli tarihe dayanan bir bir suikastçi oyunu ve hala bunun hakkını verecek potansiyele sahip.Ubisoft gibi başarılı bir firma önünde sonunda gereken yenilikleri yapacaktır kuşkusuz.Herkese iyi oyunlar.