Kendimi bildim bileli senaryolu oyunları hep sevmişimdir. Çünkü yazar, oyunda bir kurgu yaratıyor ve bizi bu kurguya davet ediyor. Biz de kurguya girip yazara karşı onun bize hazırladıklarını önceden tahmin edip, sonuca ulaşmaya çabalıyoruz.  Aslında bize oyunu oynatan duygu, oyunu bitirip sonunda ne olacağından çok, yazarla oynadığımız satranç. Eminim siz de yazarla ettiğiniz rekabetten haz alıyorsunuzdur. Çünkü oyun her şekilde bitecek ama asıl istediğiniz yazarı daha büyük bir başarıyla alt etmeniz.

Ben bu yüzden oyunları televizyon ya da bilgisayar ekranlarında görmeyi istediğim kadar sinemanın büyük beyaz perdesinde de görmeyi çok istiyorum. Çünkü bana sorarsanız oyunlar biraz bizi yorarken, dikkatimizi de başka yöne çekiyor ve yazarın üstünlük sağlamasına yol açıyor. Bazen oyunu bitirsek bile ne oldu, nasıl oldu da buraya geldim  gibi sorularla karşılaşıyoruz. Hatta en çok da ne çabuk bitti, bu muydu yani gibi tepkiler veriyoruz. Bu yüzden de bir çoğunuzun eminim benim gibi oyunları tekrar tekrar oynayıp kaçırdığınız noktaları yakalamaya çalıştığınızı düşünüyorum.

sinema_894489495

Oyunların aksine beyaz perdede uğraşmamız gereken ve geçmemiz gereken bir bölüm yok. Sadece zihnimizi kullanıp yazarı yakalamayı çalışıyoruz. Bu yüzden de oynadığımız ne kadar senaryolu oyun varsa hepsini beyaz perdede görmeyi umuyoruz. Son yıllarda da sinemalarda yer alan yapımların oyunlardan beslediğine tanık oluyoruz. Özellikle son Mart ayında çıkan Need For Speed ‘in yanı sıra Activision ve Blizzard’ın kendi film stüdyolarını kurma iddiaları ve gelecekte çıkacağı duyurulan Assassin’s Creed, Uncharted, The Last of Us, Splinter Cell ve Warcraft gibi dev oyunlar beyaz perde de yerini alacak.

Bu haberler her ne kadar biz oyuncuları heyecanlandırsa da acaba oyunların beyaz perde deneyimleri ne denli başarılı? Daha önceki örnekleri incelediğimizde bunun çok büyük bir risk taşıdığı ortada. Bir çok yapım beyaz perdede hüsranla karşılaştı. Bırakın oyuncuları film sevenlerin bile beğenmediği yapımlar ortaya çıktı. Tabi başarı sağlayanlar da yok değil. Başarı yakalayıp uzun soluklu bir seri yaşayan Resident Evil serisi hepimizin bildiği bir yapım. Hal böyle olunca biz de sizler için beyaz perde macerası yaşamış bazı oyunları derledik. Başarılı olanlar, olmayanlar önümüzdeki örnekleri değerlendirdik. Oyunların genellikle beyaz perde de niye başarısız olduklarına dair fikirlerimizi beyan ettik. Ve son olarak da çıkacağı duyurulan oyunları değerlendirdik. Keyifli bir yazı sizi bekliyor. Hadi bakalım arkanıza yaslanın yolculuk başlıyor;

Resident Evil (Ölümcül Deney):

re6
Capcom’un efsaneleşmiş serisi Resident Evil’i beyaz perdeye taşınmış oyunlar arasında aslında en başarılısı olarak nitelendirebiliriz. Çünkü izleyiciyi bağlamayı başardı. Beş tane filmi başarıyla çıkış yaptı ve altıncısı da yolda. Kuşkusuz Mila Jovovich’in etkisi de var bunda. Başarılı ve güzel aktör seriyle bütünleşti. Yapım hem oyuncuları hem de hayatı boyunca oyunu oynamamış kişileri beyaz perdeye çekmeyi başardı. Hatta o oyun oynamayan izleyiciler sırf Resident Evil oynamak için ellerine “gamepad” aldı ve oyun dünyasına ilk adımını attı.

Serinin son filmleri eleştirilere maruz kalsa da sonuçta bir oyundan altı filmlik bir seri çıkarılması bence başarı olarak kabul edilebilir. Sonuçta bir önceki film başarılı olmasa serinin devam etmesini sağlayacak kaynakta olmazdı. Serinin ilk filmi 2002 yılında çıkışını gerçekleştirdi ve sırasıyla Resident Evil: Apocalypse (2004), Resident Evil: Extinction (2007), Resident Evil: Afterlife (2010), Resident Evil: Retribution (2012) beyaz perdede yer aldı. Serinin finali ise altıncı film Resident Evil: The Final Chapter ile yapılacak. 2014 Yılında Güney Afrika’da çekimleri başlayan filmin 2015 yılında beyaz perdeye girmesi bekleniyordu. Ama Mila Jovovich’in sürpriz hamileliği sonrası bir gecikme yaşanması muhtemel.

Lara Croft: Tomb Raider:

Lara-Croft-Tomb-Raider-1307112583
İlk olarak 1996 yılında Core Design ve Eidos Interactive işbirliğiyle çıkarılan oyun Tomb Raider, daha sonra toplam dokuz Tomb Raider oyunu,iki tane filmi ve oyun serisinden ayrı olarak üç tane de kitabı piyasaya çıktı. İlk altı oyunun Core Design, son üçünün de Crystal Dynamics tarafından geliştirilen serinin tamamının dağıtımcılığı Eidos tarafından yapıldı.

Tomb Raider’ın film serisi istenilen gibi başlasa da istenilen şekilde devam etmedi. İlk film 2001 yılında çıkışını gerçekleşirdi ve oldukça yüksek hasılatlara ulaştı ki hala bu rakamları geçebilen oyundan uyarlanan bir yapım olmadı. Hatta Paramount’un çektiği filmler arasında en kazançlı açılış haftasına sahip ikinci film oldu. Özellikle Lara Croft rolünde dünyaca ünlü Hollywood yıldızı Angelina Jolie’nin yer alması sinema salonlarının dolmasını sağlamıştı. Tabi bu kadar başarılı geçen ilk film sonrası hemen devam filminin yapımına başlandı. Lara Croft Tomb Raider: The Cradle of Life (Lara Croft Tomb Raider: Yaşamın Kaynağı) adlı film 2003 yılında beyaz perdeye çıktı. Ancak ilk filmin aksine gişe de istenilen rakamlara ulaşılamadı ve serinin devam filmi gelmedi.

Street Fighter (Sokak Dövüşçüsü), Mortal Kombat (Ölümcül Dövüş), Tekken

street-200
1987 yılında Capcom’un çıkardığı Street Fighter, 1992 yılında Midway’ın çıkardığı Mortal Kombat ve 1994 yılında da Namco’nun çıkardığı Tekken dövüş oyunları arasında efsaneleşen üç yapım aynı zamanda beyaz perdeye de taşınmıştır. Street Fighter’ın filmi 1994 yılında beyaz perdeye geldi. Baş rolde aksiyon filmlerin aranan ismi ve dövüş sahnelerindeki ustalığı ile Jean-Claude Van Damme yer alıyordu. Ancak oyunun bile oturmuş bir hikayesi yokken bu oyunu beyaz perdeye taşımak pek istenilen sonuçlar vermedi. Çok alakasız bir senaryo ile oyun serisinin yakaladığı inanılmaz başarı maalesef beyaz perdede sadece hayal kırıklığı olarak kaldı. Beyaz perdeki ilk sınavında sınıfta kalan Street Fighter’ın yeni filmi on beş yıl sonra yani 2009 yılında Street Fighter: Chun-Li Efsanesi ile tekrar beyaz perde macerasına girdi ve yine aynı hüsran sonuçla karşılaşıldı.

17mzq5ulagqehjpg
Tekken’de 2010 yılında beyaz perdeye taşındı. Yönetmenliğini Prison Break, Nikita ve 24 gibi dizilerde görev almış Dwight H. Little’ın üstlendiği yapım maalesef beğenilmeyen yapımlar arasında yerini aldı. Street Fighter’a nazaran daha iyi senaryo hazırlanan film oyunun verdiği tadı vermedi. Bu sebepten oyuncular filmi beğenmedi. Ancak yeni bir film olarak Tekken 2: Kazuya’s Revenge bu sene çıkarıldı. Henüz sadece Japonya’da yerel sinemalarda gösterime giren film ABD’de 2015 yılında gösterime girilecek.

mortal_kombat_1995_annihilation_1997_05_movies_peliculas_tierra_freak_tierrafreak-com-ar
Mortal Kombat ise emsallerine nazaran beyaz perde macerası daha iyi geçti. Oyunun verdiği dövüş hissiyatı başarılı bir şekilde ilk çıkan filme aktarıldı. Özellikle karakterlerin işlenişi ve iyi bir senaryo ile oyuncuların beğenisini kazanan ilk filmin başarısı doğal olarak devam filminin gelmesini de sağladı. Ancak alınan radikal kararlar sonrası yapım resmen kendi kafasına sıktı. Hikaye olarak ilk filmin sonundan devam etmesine rağmen kadrodan çoğu kişinin değişmesi ve güçlü karakterlerin filmden erken kopması sonucu ilk filmde yakalanan başarı ikinci filmde yerini hüsrana bıraktı. Yapımcılar bu kararlarıyla ne oyuncuların ne de oyunu bilmeyenlerin ilgisini çekebildiler ve seriyi bitirmek zorunda kaldılar.

Hitman:

11_johnamor
Hitman, IO Interactive’in ilk olarak 2000 yılında geliştirdiği bir suikastçılık oyunudur. Dünyanın en büyük suçlularından toplanılmış DNA’ların bir klonda birleşmiş hali Ajan 47 olarak, verilen suikast görevleri yerine getirdiğimiz oyunu oynayanların en çok beklediği şey yeni gelecek oyundan çok yapımın beyaz perdeye çıkmasıydı. Filmin geleceği duyurulduğunda inanılmaz bir bekleyiş başlamıştı. Hatta filmin bir kısmının İstanbul’da çekilmesi Türkiye’nin de bu yapımı merakla beklemesine sebep oldu.

Hasılat olarak başarı yakalayıp ikinci film için onay olsa da oyunu oynayan oyuncuların filme eleştirileri oldukça fazlaydı. Özellikle oyun boyunca sessiz ve duygusuzluğuyla tam bir suikastçı olan Ajan 47, filmde duygularına karşı gelemeyen, agresif biri olarak yer aldı. Bu oyuncuların pek hoşuna gitmese de bu tür yapımların her şekilde izleyicisi olması sebebiyle devam filminin yapımına başlandı.

Need For Speed (Hız Tutkusu):

082922.jpg-r_640_600-b_1_D6D6D6-f_jpg-q_x-xxyxx
Need for Speed 1994 yılında EA tarafından piyasaya çıkarıldı. Tüm zamanların en başarılı yarış odaklı video oyun serisi olarak başarı yakalayan Need For Speed’in 94 yılından günümüze olan süreçte bir çok oyunu çıktı. Özellikle Fast and Furios’a ilham kaynağı olan yapımın bu zamana kadar kendi filminin olmaması ilginç olarak görülüyordu.

Ancak bu durum daha fazla uzun sürmedi ve Breaking Bad ile müthiş bir grafik çizen Aaron Paul, Need For Speed’in baş rolü için seçilmişti. Tabi Jesse karakteriyle izleyenlerin gönlüne taht kuran Paul’un yer alması bu yapımı oyunu oynamayanlar için de izlenmesi gereken bir yapım kıldı. Senaryo olarak biraz farklı bir yol izlenen yapım oldukça aksiyona sahip. Yarışlardan çok iki kişi arasında geçen rekabetin ağır bastığı film oldukça beğeni kazandı. Devam filmi gelecek mi henüz belli değil ama hayranlar şimdiden bekleyişe girdi.

Tüm bu örnekler göze alındığında aslında başarısızlık yaşayan filmlerin buluştuğu bazı noktaları belirledik. Yapımları eleştirenlerin üzerinde durduğu konuları derledik ve ortaya şöyle bir sonuç çıkıyor;

Regie_Banner
Bir filmi her ne kadar aktörler canlandırsa da filmi seyirciye satan kişidir yönetmen. Filmin insanlara nasıl aktarılacağı bilhassa yönetmenin işidir. Genellikle tecrübesi çok olmayan ve bir üst seviyeye çıkmak için bu tür işleri bir basamak olarak gören yönetmenler oyun filmlerinde görev alıyor. Hal böyle olunca da yetersiz tecrübe ile kötü işler çıkıyor. Özellikle de çoğu oyun filmlerinin yönetmenlerinde şu cümleyi sıklıkla duymuşsunuzdur.Oyunu oynamadım ama oldukça başarılı bir hikayesi var. Oyunu oynamayan bir yönetmenin ne kadar oyuncuların gözünden hikayeyi göreceğini tahmin edebiliyorsunuzdur. Bu yüzden de başarısız yapımlar ortaya çıkıyor. Çünkü oyundaki duygulardan ve atmosferden uzak kalındığı için beyaz perdede de o duygu ve atmosferden yoksun bir yapımı izlemek zorunda kalıyoruz.

Oyun senaristliği ile film senaristliği çok ayrı bir penceredir. Oyunlarda daha çok oyuncunun gözüyle hareket edilmeye çalışılır ve her karakterin duygu ve düşüncelerini doğru ve net bir şekilde aktarılır. Sinema da bu durum farklılık gösteriyor. Duygu ve düşünceler biraz daha aktörlerin elinde olan bir durum. Bu yüzden bir oyunun sinemaya aktarılmasın da kullanılan senaristler oyun senaristleriyle birlikte çalışmayınca hikayede kopukluklar oluyor.

Ticari amaç uğruna fazladan gereksiz karakterler ekleniyor ya da var olan karakterler içeriğe göre yetersiz aktarılıyor. Film senaristleri izleyici çekebilmek adına ve daha fazla kitleye hitap edebilme adına eklemeler yapıyor ve bu oyunun ana hikayesinden uzaklaşmaya sebep oluyor. Böylece oyuncuların bekledikleri ile buldukları aynı olmuyor.

Sanıyorum ki hiç biriniz oyunları içindeki cinsel içeriklerinden dolayı almıyorsunuzdur. Sizi genellikle oyunun hikayesi çekiyordur, grafikleri ya da oynanışı çekiyordur. Ama filmlerde maalesef bu göz ardı ediliyor. Oyuncular filmlerde oyunun hikayesinden bir şeyler beklerken, aksiyona dahil olmak isterken birden kendilerini saçma erotik sahnelerde buluyorlar. Gereksiz erotik sahnelerin olması hatta bazen kantarın topuzunu kaçırmasıyla, sırf izleyici çekmek için bu sahnelerin fazla olmasıyla oyunun hikayesinden sapılıyor ve oyuncular yine hüsranla karşılaşıyorlar. GTA oyununun beyaz perdeye taşındığını bir düşünün, sizce kaç sahnede çıplak kadın görürüz ? Özellikle de aksiyon oyunlarının filmlerinde fazlaca aşk ve cinsel unsurunun bulunması, oyuncuları filmi izlerken sıkılma noktasına getiriyor.

mp
Tüm bu eleştirilerin, hataların ışığında beyaz perdeye çıkarılması kesinleşen yapımları ciddi bir sınav bekliyor. Özellikle son yıllarda oyun piyasasını silip süpüren yapımların beyaz perdedeki başarıları oyunların serisini de etkileyebilir. Assassin’s Creed, Uncharted, Splinter Cell, Minecraft, Dead Rising, The Last of Us ve Warcraft şuan için heyecanla beklenen yapımlar. Aralarından bir çoğunun yapımına başlandı bile. Umarız herkesin keyifle ve zevkle izlediği yapım olarak beyaz perdeye adımlarını atarlar. Biz de oyuncular olarak bunca zamandır hayalini kurduğumuz oyunların sinemadaki yükselişine şahit oluruz.

Yazımızın sonuna geldik. Umarım keyifli ve sıkılmadığınız bir yazı olmuştur. Buraya kadar sabrederek, sıkılmadan okuduğunuz için de ayrıca teşekkür ederim. Hepinize iyi oyunlar ve mutlu yarınlar dilerim…