Tropik adaların açık dünyası: Just Cause

Avalanche Studios’un geliştirdiği Eidos’un ünlü oyunu Just Cause açık dünyanın sevilen oyunlarından birisiydi. İlk oyunu 2006 yılında PC, PS2 ve Xbox için çıkan Just Cause Özellikle 2010 yılında PC, PS3 ve Xbox 360 için çıkan 2. oyunu ile geniş kitlelere ulaşarak sunduğu harika ada atmosferiyle oyunculara seyir zevkini sonuna kadar yaşatmıştı. Arabalar, botlar, uçak ve helikopterler gibi pek çok aracı kullanabildiğimiz oyun açık dünyanın hakkını başarıyla yerine getirdi. Oldukça büyük olan tropik bir adada geçen oyunda doğal manzaraları izlemek ayrı bir keyif sundu. Scorpion lakaplı Rico Rodrigez isimli bir ajanı kontrol ettiğimiz Just Cause serisi özellikle 2. oyunuyla geniş, açık bir dünya sunabilmiş, oynanış dinamikleriyle yer yer eleştirilse de sevilen bir oyun olmuştu.

just cause 2

Just Cause 2’nin en sevilen yönlerinden biri şüphesiz Panau isimli büyük tropik bir adanın doğal güzelliklerinin sunuluş biçimiydi. Pek çok irili ufaklı adadan oluşan bölgede paraşütümüz yardımıyla gökyüzünde doyasıya süzülebildiğimiz oyun adeta manzara zenginiydi. Alabildiğine uzanan eşsiz manzaralar hemen her oyuncunun durup biraz çevreyi seyretmesine yol açıyordu. Açık dünya aksiyon kavramını iyi anladığını gösteren yapımcılar silah çeşitliliği, araç çeşitliliği gibi konularda sınıfı geçmeyi başarmıştı. ATV’den arabaya, mosiklete, botlardan, uçak ve helikopterle uzanan geniş araç seçenekleriyle açık dünyanın nimetlerini önümüze sermesi en eğlenceli unsurlardan biriydi. Devasa gökdelenleri ve şehir atmosferini de önümüze seren oyun hem doğal güzellikler hem de teknolojik mekanların güzel bir karışımıydı. Oldukça geniş bir haritada, en büyük yardımcımızın bir kancalı ip ve paraşüt olduğu Just Cause 2; GTA’ya iyi bir alternatif olarak gösterildi. Zaman zaman Far Cry ve GTA karışımı olarak nitelendirilen oyun aslında ikisinden de izler taşımasına rağmen yine de kendine özgü bir atmosfere sahipti.

Hikaye açısından pek beğenilmese ve klişe bulunsa da Just Cause 2 hollywood filmlerini aratmayan aksiyon odaklı yapısı ve çevrenin güzelliğiyle oynanmayı hakediyordu. Giden araçların birinden diğerine atlarken yaptığımız akrobatik hareketlerle aksiyonun tavan yaptığı oyun abartı sahnelere sahip olsa da eğlenceli olduğu da bir gerçek. En büyük eleştiri ise yapay zekanın pek zeki olmadığı konusuydu. Düşmanların gel de beni öldür der gibi beklediği bazı anlar oyuncuyu hayal kırıklığına uğratırken bu durum oyunun eksi yönlerinden birini oluşturdu.

Kaos bar denilen sistem yardımıyla aksiyonun tadını yakaladığımız oyun açık dünya oyunları arasında kendisine ayrı bir yer edinebildi. Yeni görevler ve yeni silahların açılabilmesi için kaos bar denilen göstergenin dolmasınn gerektiği oyun macera arayan oyunculara heyecanlı anlar yaşatıyor ve gerçekten GTA’nın iyi bir alternatifini oluşturuyordu. Havok fizik motoruyla parçalanma, patlama gibi efektlerin zamanına göre göz doldurması da oyunun artı yönlerinden birisiydi. Görselliğiyle oldukça beğenilen Just Cause 2, bazı animasyon ve grafik hataları nedeniyle eleştirilse de sonuç olarak başarılı bulunan bir urban açık dünya oyunu olarak hafızalarda yer etti. 3. oyunu için alan adlarının satın alındığı haberleri gelen oyunun yeni nesilde sunacağı aksiyonu ve açık dünyayı merakla bekliyoruz.

 

GTA’nın okul versiyonu mu?: Bully…

GTA’nın yarattığı büyük çaplı etki artık her yeni çıkan açık dünya oyununun kendisiyle karşılaştırılmasını sağlamıştı. Açık dünyanın referansı olarak gösterilen altın çocuk GTA, dönemin sevilen açık dünya oyunu Bully ile de karşılaştırıldı elbette.

2006 yılında ilk olarak PS2 için çıkan yine bir Rockstar oyunu olan Bully, açık dünyanın okulda geçen hali ile farklı bir hikayeye sahipti. GTA’nın okul versiyonu cümlesini sıklıkla duyduğumuz oyunda Jimmy Hopkins isimli bir lise öğrencisini kontrol ediyor ve okulda en korkulan karakter olmaya çalışıyorduk. Annesi tarafından yeterli ilgi ve sevgiyi göremeyen Jimmy bir de üvey baba derdiyle uğraşırken kendisini bir anda yatılı bir okul olan Bullworth Lisesinde buluyordu. Bir nevi çocuktan kurtulma operasyonu olan bu yatılı lise deli dolu serseri Jimmy’nin okul çeteleriyle mücadele etmesi gereken bir yerdi. 5 adet çetenin olduğu okulda Gary ve Pete en iyi arkadaşlarımızdı. Zorba, uçarı ve asi tipler olan bu lise öğrencileri okulun kralları olmak için uğraşacaklardı.

bully

Açık dünyanın özelliklerini başarıyla kullanan oyun çizgisellikten uzak ve özgür yapısıyla dikkatleri çekmişti. Özellikle şiddet unsurlarıyla eleştirilen Bully, 2. oyunu uzun süredir merakla beklenen bir açık dünya oyunu olarak kendine has bir hayran kitlesi yaratmayı başardı. Gençler arasındaki şiddeti tetikliyor yasaklanmalı gibi çok sayıda haberin çıktığı Bully için Amerika, İngiltere gibi yerlerde oyuna karşı çeşitli davalar açıldı ve piyasadan toplanması istendi. Tüm bu davalar sonucunda Amerika’da ve İngiltere’de kısmi yasaklara uğrasa da Brezilya’da tamamen yasaklanarak şiddetin son bulacağı sanıldı… Elbette oyunlarda şiddetin de belli bir dozajı olmalı ama bu tarz oyunları küçük yaşlarda oyunculara oynatıp oynatmamak ta bizim elimizde. Bazı cinsel içerikleri de bünyesinde barındıran oyun bu açıdan da tepki çekerek bir oyunda bu vurguların yapılmaması gerektiği söylenmişti.

Farklı bir açık dünya aksiyon oyunu olan Bully’de detaylar da ilgi çekiciydi. Derslere girip çıkabilme, okulun ayrıntılı modellemesi, derslerde öğrenilen şeylerden çeşitli eşyalar üretilebilmesi gibi konular da oldukça beğenildi. Harita çok geniş değildi belki ama ayrıntılarla dolu bir okul hayatı önümüze serilmişti. Sevilen hikayesi, uzun oynanış süresi ve sıkmayan yapısıyla Bully GTA kadar büyük bir etki bırakmasa da Rockstar’ın kalburüstü yapımlarından birisi olmayı başardı.

Ayrıntılara her zaman büyük önem veren Rockstar bunu Bully ile bize terkrar göstermiş ve açık dünyanın en ilgi çekici oyunlarından birisine imzasını atmıştı. Grafikleri çok büyük bir beğeni kazanmayan oyun oynanış ve hikayesiyle öne çıkmaya çalışmıştı. Sapan, torpil, koku bombası, bilye gibi kendine has silahlara da sahip olan oyun tam bir okul macerası yaşattı. Kaykay, go-kart, motosikletler, bisikletler gibi ilgi çekici araçlar da oyunun en eğlenceli yanlarından birisi olurken çeşitli mini oyunlarıyla da alışageldiğimiz Rockstar kalitesi kendini göstermişti.

Sonuç olarak Bully, bir GTA klonu değil, farklı hikayesi ve farklı karakterleri olan bir yapımdı. 2008 yılında Bully: Scholarship Edition ismiyle Nintendo Wii ve Xbox 360 platformlarına gelen oyun 8 yeni göreve, 4 yeni karaktere, 4 yeni derse (Biyoloji, Matematik, Müzik ve Coğrafya) ve yeni eşyalarla kıyafetlere sahipti. İçinizdeki canavar lise öğrencisini dışarı çıkarabileceğiniz oyun Ekim 2008’de PC oyuncuları ile de buluşmuş ve takdir toplamıştı. Devamı merakla beklenen yapım adına şimdilik bir resmi açıklama olmasa da yeni nesilde bir Bully oyunu ile karşılaşmamızın sürpriz olmayacağını söyleyebilirim.

 

Uzak Doğu’da bir açık dünya: Sleeping Dogs

United Front Games’in geliştirdiği, Square Enix’in Çin temalı aksiyon-macera açık dünya oyunu Sleeping Dogs 2012 yılında PC, PS3 ve Xbox 360 için beğenimize sunulduğunda onun da bir GTA klonu olup olmadığını sorgulamıştık. Yine her yeni açık dünya oyunun da olduğu gibi o da GTA takliti damgasından nasibini almış ve GTA’nın Çin’de geçen versiyonu gibi cümleler kurulmasına neden olmuştu. Benzer yönleri olduğu kadar kendine has özelliklere de sahip olan oyun için sadece bir GTA kopyası demek haksızlık olacaktır. Ayrıca hatırlayanlar olabilir, True Crime oyununun çok da başarılı olamayan gidişatı üzerine Square Enix’in devraldığı yapım yenilenerek isim değiştirmiş ve karşımıza yepyeni bir oyun olarak Sleeping Dogs olarak çıkmıştı.

Hong-Kong’lu bir polis olan Wei Shen’in acımasız Çin mafyasının içine sızıp mafyayı içerden çökertme macerasına ortak olduğumuz oyunda hem büyük patronu ele geçirmeye hem de rakip çetenin işini bitirmeye çalışıyorduk. Kimliğimizi belli etmeden çete içerisinde yaşam mücadelesi verdiğimiz oyun, uzak doğu kültürünü sevenler için güzel bir eğlence kaynağı olmuştu.

sleeping dogs

Devasa Hong Kong adasının Nort Point, Kenndey Town, Aberdeen, Central gibi birbirinden farklı temalara sahip 4 bölgesinde oynayabildiğimiz oyun bu açıdan da doyurucuydu. Açık dünyanın olmazsa olmaz öğesi özgürlük hissini ilk başlarda alamasak ta oyunun ilerleyen aşamalarında bu hissi yaşayabildik. Bruce Lee gibi dövüş ustalarının havasında bir dövüş yeteneğine sahip olan kahramanımız uzak doğunun kendine has dünyasını başarıyla ekranlarımıza taşıyabildi. Hong-Kong’u model alan, akıcı dövüş dinamiklerine sahip, yaşayan bir şehir atmosferi sunan Sleeping Dogs beğenilen bir aksiyon açık dünya oyunu oldu.

Dövüş kombolarının ve animasyonlarının güzelliği, radyo istasyonları ve bolca müzik parçası, Lucy Liu gibi aktristlerin seslendirme kadrosunda yer alması oyuna gösterilen özeni ispatlıyordu. Ayrıca oyun ömrünü uzatan çeşitli yan görevlerin dışında taksi kullanımı, yarışlar, poker, horoz dövüşü, karooke gibi mini oyunlar ile kız arkadaş edinebilme özelliğiyle beğenilen oyun aksiyonla açık dünyayı güzel bir şekilde harmanlamasını bildi. Çok detaylı olmasa da Rpg öğeleriyle, yetenek sistemiyle karakter geliştirebilme, yeni kıyafetler ve araçlar alabildiğiniz oyunun en büyük eleştiri aldığı nokta sürüş dinamikleri oldu. Çok fazla arcade bulunan sürüş dinamikleri oyunun eksi yanını oluşturuyor ve bu konuda GTA’yı örnek alması gerektiği söyleniyordu. Normal ve spor çeşitli arabalar, motosiklet, tekne gibi araçlara sahip olabildiğimiz oyunda eksik olan bir nokta da hava araçlarının olmamasıydı. Sleeping Dogs daha çok hikayeye odaklanarak uzak doğunun atmosferini bize yaşatmayı amaçlayan bir oyun olarak zaman zaman slow motion aksiyon efektleriyle farklı bir görünüm sergileyebildi. Oyunun amacı zaten yeni bir GTA olmak değil, uzak doğu temasına yoğunlaşarak bu atmosferi açık dünya eşliğinde oyunculara yaşatmaktı.

Büyük bir haritada istediğiniz gibi takılabilme lüksünü Hong Kong sokaklarına taşıyan Sleeping Dogs, tıklık tıklım dolu olabilen ara sokakları, Kung-fu sporuna vurgu yapan dövüş sistemi, uzak doğu kültürüne has karakterleriyle GTA’dan farklı olduğunu bu noktada ortaya koyabildi. Batman (özellikle dövüş dinamikleriyle) ve Assassins Creed gibi diğer açık dünya oyunlarından esintiler de taşıdığı söylenen oyunda yer alan karakter geliştirme seçenekleri oyunun ömrünü uzatan öğeler oldu. Hem iyi hem de kötü bir karakter olarak yolumuza devam edebilme seçeneğimizin olduğu oyunda bir yandan çetelerle mücadele ederken bir yandan da polislerle başımız derde girebiliyordu.

Farklı bir tat bırakan açık dünya oyunu Sleping Dogs’ta ayrıca yemek yiyebiliyor, kzı arkadaşımızla turlayabiliyor ve masaj bile yaptırabiliyorduk! Şehrin çeşitli yerlerine saklanmış özel eşyalarla sağlığımızı arttırabilirken bazılarından paralar kazanabiliyorduk. Bu paralarla yeni kıyafetler, yeni araçlar satın alabilirken şehir insanlarının bizi sevmesi için onlara yardım da edebiliyorduk. Gece gündüz döngüsünün de yer aldığı oyunda sabahtan akşama kadar dilediğimizce gezip, radyo istasyonundan istediğimiz tarzda müzikleri dinlerken kafamıza eserse masum halkla da uğraşabiliyorduk! Yani anlayacağınız bir açık dünya oyunun da olması gereken pek çok şey Sleeping Dogs’ta sizi bekliyordu. Elbette GTA kadar başarılı olduğu söylenemese de o da sevilen açık dünya aksiyon oyunları arasında yerini rahatlıkla aldı. Bugünlerde Triad Wars ismiyle devam oyununun yeni nesile geleceğinin haberleri yayılan Sleeping Dogs bakalım derin bir suç dünyası eşliğinde açık dünyanın nimetlerine yenilerini katabilecek mi?

Sayfalar: 1 2 3 4