Eski bir dosta kavuşmanın heyecanı (aslında korkusu!)
Hayatta kalma korku oyunu kulvarının miheng taşı, Capcom’un efsane korku serisi Resident Evil’la 1996 senesinde tanışmıştık. Sony PlayStation ve PC için çıkan oyun korkunun ve hayatta kalmanın ne demek olduğunu en güzel (ve en zorlu!) şekilde göstermişti bizlere. Daha sonra 2002 yılında ilk oyunun yenilenmiş versiyonu sadece Nintendo Gamecube için Resident Evil ismiyle yeniden çıkmış ve gözlerimiz bayram etmişti. İlk oyunun yenilenmiş versiyonu olan 2002 yılındaki Resident Evil bu kez karşımıza Resident Evil HD Remastered ismiyle bir kez daha “yeniden yapım” olarak çıktı. Geçtiğimiz günlerde PC, PS3, PS4, Xbox 360 ve Xbox One için çıkan HD Remastered bakalım o eski Resident Evil tadını ne kadar koruyabilmiş, klasikleşmiş ilk oyuna neler katabilmiş? Resident Evil serisinin bir hayranı olarak gelin şimdi yenilenen bu eski dostumuzun nasıl bir oyun olduğunu inceleyelim, keyifli okumalar.
Her şeyden önce bu oyunun günümüz oyunlarına alışmış yeni nesil oyunculara ilginç gelebileceğini hatırlatmak isterim. Bu ilginçlikten kastım oyunun oynanış yapısı ve elbette zorlu bulmacaları… Özünden bir şey kaybetmeden bizlere sunulabilen Resident Evil HD Remastered; daha ilk anlarda, ana menüsünde eskinin o güzelim tadını hatırlatıyor. Unutulmaz bir ses tonu eşliğinde “Reeesident Eeevill” vurgusuyla giriş yaptığımız oyun size özlediğiniz o gerçek korkuyu yaşatacağını müjdeliyor adeta… Chris Redfield, Jill Valentine, Albert Wesker, Barry Burton gibi unutulmaz oyun karakterlerinin Spencer Malikanesinde yaşayacakları korku dolu anları tekrar yaşamamızı sağlayan oyunun açılış sinematiği de 80’lerin korku filmlerini aratmayacak cinsten.
Bu oyunun bir hikayesi var…
Oyunun hikayesi dönemin korku filmlerinden izler taşırken oyunun bir film tadında olmasını sağlıyor. Hikayeyi hatırlatmak gerekirse, 1998 yılında Raccoon City’de garip olaylar gözlemlenir, parçalanmış ve yenilmiş cesetlerin olduğu haberleri yayılınca bu garip cinayetleri incelemek üzere Raccoon City Polis Departmanı’nın S.T.A.R.S. (Special Tactics And Rescue Service) birliğinden Bravo ekibi olay yerine gönderilir. Fakat araştırmaları devam ederken Bravo ekibinin merkez ile bağlantıları kopar. Bunun üzerine yeni bir ekip olan Alpha ekibi durumu araştırmak üzere Raccon City’deki Arklay Ormanı’na gönderilir. Alpha ekibi Bravo ekibinin düşen helikopterini bulur ancak etrafı incelerken zombileşmiş köpeklerin saldırısına uğrar. Saldırıda 1 kişi ölür ve diğerleri kaçarak ormandaki Spencer Malikanesine sığınır. Zombi köpeklerin saldırısından sağ kurtulan isimler: Jill Valentine, Chris Redfield, Albert Wesker ve Barry Burton’dır… Hayatta kalabilmek ve tüm gizemleri çözmek Alpha ekibinin bu 4 üyesine kalmıştır…
Chris ve Jill; o ilk hallerinizi nasıl özlemişiz…
Oyuna başlarken oyun dünyasının en unutulmaz karakterlerinin ilk halleriyle karşılaşacaksınız: Jill Valentine ve Chris Redfield! Oyunda bu 2 karakter arasında seçim yapabiliyorsunuz. Benim incelemedeki tercihim Chris Redfield’dan yana oldu. Ayrıca klasik S.T.A.R.S. kıyafetleri ve BSAA kıyafetleriyle de seçim yapabileceğinizi belirtelim. Bu noktada ise tercihim o ilk oyunun havasını yakalayabilmek adına S.T.A.R.S. ekibi kıyafeti oldu. (Çok klasik bir adam gibi görünmek Resident Evil söz konusuysa razı olabileceğim bir durumdur!) Şu noktada Jill Valentine’i seçenlerin korkuya bir adım önde başladığını söylemek yanlış olmaz. Çünkü Jill’in eşya taşıyabilme kapasitesi 8 iken Chris’in eşya taşıyabilme özelliği 6 hane. Ayrıca Chris’in zaman zaman yardımına koşan yan karakter Rebecca gibi çok ta güçlü olmayan bir karakterken Jill’in en büyük yardımcısı Barry Burton gibi daha güçlü bir isim oluyor. Üstelik Jill Valentine’nin bazı kapıları açabilen bir de maymuncuğu var. Anlayacağınız oyun Jill’e biraz torpil geçmiş durumda.
Gerçekten “HD” Remastered olmuş mu?
Oyunun ayarlar kısmından görebileceğiniz üzere yenilenmiş Resident Evil bize klasik 4:3 kare ekran ve 16:9 geniş ekran seçeneğini sunuyor. Tam anlamıyla bir nostalji yaşamak isteyenlerin tercih edeceği seçenek elbette 4:3 kare ekran. Yeni nesil konsollara 1080p desteğiyle gelen oyun grafiksel anlamda oldukça doyurucu gözüküyor diyebilirim. Elbette PC oyuncuları 1080p’nin üzerine çıkabilecekler. Ayrıca PC cephesi için bir diğer güzellik oyunun 30 FPS ve 60 FPS seçeneklerinin olması. İyi bir sisteme sahipseniz en yüksek çözünürlükte 60 FPS ve tüm grafik ayarlarını tam olarak açmanız yapacağınız ilk iş olmalı. Böylece “eski bir oyunun yenilenmesinin” ne demek olduğunu tam olarak tecrübe edebileceksiniz.
Grafikler , sesler ve dahası…
PC platformunda inceleme yapmanın rahatlığıyla 60 FPS olarak ta deneyimlediğim oyun akıcı olarak oynansa da zaman zaman takılmalar yaşattı. Daha iyi sistem sahipleri elbette bu durumu yaşamayacaktır. Grafiksel anlamda oyun göze oldukça hoş geliyor. Bazı kaplamaların çok kaliteli gözükmemesi genel havaya olumsuz bir etki yapmıyor. Elbette günümüzün Resident Evil oyunlarındaki grafiksel ayrıntıları bu oyundan beklemek yanlış olur. Yine de ışıklandırma, gölgelendirme gibi detaylar tam olması gerektiği gibi atmosferi tamamlıyor. Oldukça ürkütücü gözüken karanlık koridorlar, ormanlar, mezarlıklar gibi yerler bir korku oyununda olması gereken tüm gerilimi yaşatabiliyor. Shinji Mikami’nin efsanesini tekrar yaşamak isteyenler için ne güzel haberler bunlar!
Grafik olarak oldukça beğendiğimi söyleyebileceğim oyun ses anlamında da bir sorun çıkarmıyor. Ara sahnelerde olan konuşmalardaki ses kaymalarını saymazsak oyun sesler bakımından da günümüz oyunlarından çok geride değil. Kapı gıcırdamaları, şimşeğin çakışı, pencelerin kırılması gibi anlık korkularla sizi yerinizden oynatan yapım 5.1 surround ses desteğiyle günümüze yakışan bir performans sergiliyor. Özellikle oyunun korku dolu atmosferinine şahane katkılar yapan klasik müzikler hem korkutuyor hem de insanı hüzünlendiriyor! Grafik ve ses olarak gerçekten beğendiğimi söyleyebileceğim HD Remastered benim gibi 1996’daki ilk oyunla gecesini gündüzüne karıştıranlara ilaç gibi gelecektir.
Oyun grafik ve ses olarak beğenimi kazanırken kontroller ve oynanış yapısıyla zaman zaman zorluklar yaşattı. Bunun nedeni sanıyorum günümüz oyunlarına alışmış bünyelerimiz. Klavye- mouse ikilisiyle oynamanızı pek tavsiye etmeyeceğim oyunda bir Gamepad’le oynamanın tadı başka diyebilirim. Klasik sabit kamera açıları aynen korunan oyunda ilk oyunlardaki görüş açısı problemi daha az yaşanıyor. Ayrıca karakterimizin 360 derece dönebilmesi kontroller açısından size kolaylık sağlıyor.
Sonuç olarak kontrol yapısı ve oynanış yeni oyunlara göre insana elbette hantal gelebilirken eski oyuncular çok ta yabancılık çekmeyecektir. Kontroller açısından oyun size bu noktada 2 seçenek sunuyor: Klasik ve Alternatif. Klasik seçenekte karakterimiz normalde yavaş yürüyor ve koşması için ayrıca bir tuşa daha basmanız gerekiyor. Daha ağır dönüşler yapılabilen klasik seçenekte zombilere yem olmanız daha kolay. Alternatif kontrol seçeneğinde ise karakterimiz sürekli koşar vaziyette (ek bir tuşa basmamanın rahatlığı!) ve 360 derece dönüşlerle daha atik oluyor. Sözün özü nostalji yaşamak isteyenleri klasik kontrol seçeneğine alalım.
Kaybolan bir değer: Bulmacalar!
Oyun zorluk olarak elbette yeni nesil Resident Evil oyunlarına ders verecek durumda. Gerçek korkunun alt yapısını oluşturan bu zorluk oyunun başında size 3 seçenek olarak sunuluyor. Zorluğu en kolay da seçseniz sizi uğraştıracak bulmacaların varlığı günümüzde büyüsü kaçan Resident Evil’da benim en çok özlediğim yapı. İşte bu noktada Resident Evil HD Remastered eski bir dosta kavuşmanın o güzelim heyecanını yaşatıyor bizlere. Bulmacaların bazıları kolayken bazıları sizi çıldırtabilir. Zor bir oyun olduğunu bu noktada bize gösteren yapımda bol bol bulmacalarla karşılaşacaksınız.
90’lı yılların olmazsa olmaz öğelerinden olan bulmacaların varlığı size asıl nostaljiyi yaşatacak kısım aslında. Zaten günümüz oyunlarının en büyük eksiği de bu değil mi? Shinji Mikami’nin eski korkuları yaşatacağı sözünü verdiği The Evil Within bile bulmacalar açısından bu oyunun yanına yaklaşamaz… Günümüzde kaç oyunda bu anahtar hangi kapıyı açıyordu sorusundan çok daha öte sorular sorabildiniz kendinize? Ya da hangi korku oyununda bu denli yalnız ve çaresiz hissedebildiniz kendinizi? HD Remastered’da sadece basit anahtar- kapı bulmacalarının çok ötesinde bulmacalar göreceğinizi söylemeliyim… Çeşit çeşit anahtar-kapı ikilisinin yanında, heykel parçaları, notalar, doğru zamanda doğru eşyayı yerine yetiştirebilme, tablo bulmacaları gibi değişik sorunlar da sizi bekliyor olacak…
Resident Evil HD Remastered; aklı zorlayabilen harika bulmacalarla korkuya zorluk katarken bir özelliğiyle de bizi kendisine çekiyor. Bunca delice şeyin yaşandığı böylesi korkunç bir dünyada o eşsiz mekanlardaki hüzün! Bu oyun insanı zaman zaman çok korkuturken ( özellikle aniden fırlayan zombi köpeklere selam olsun!) bir yandan da hüzünlendiriyor. Özellikle Chris Redfield’la oynarken karşılaştığımız Rebecca’nın piyanoda çaldığı “Moonlight Sonata” size ne demek istediğimi anlatacaktır! Moonlight Sonata örneğinde olduğu gibi arka planda çalan bazı müzikler sizi gerçekten hüzünlendirebiliyor.
Bu oyunda bir Rambo değilsiniz!
Oyunun zorluğu sadece bulmacaların zorluğundan oluşmuyor elbette. Bizi asıl zorlayan yapı gerçek bir korku oyununda olması gerektiği gibi cephane kıtlığı, sağlığımız ve yaratıklar. Resident Evil 5 ve 6’daki bol cephaneli, zıpkın gibi sağlıklı, aksiyon dolu günlerinize elveda diyebilirsiniz yani. Bu oyunda yeni silah ve cephane bulmak hiç te kolay değil. Zaten kolay da olmasın, çünkü korkuyu ancak böyle yaşayabiliyoruz! (Burdan bir selam da yeni Resident Evil oyunlarına olsun!) Tüfek almanın bile zaman alabilen bir bulmacaya bağlı olduğu oyun bu noktada silah ve cephanenin ne denli önemli şeyler olduğunu hissettiriyor.
El tabancası, bıçak, tüfek, Magnum gibi (bulabilirseniz!) ana silahların yanında “Defans Nesneleri” denilen silahları da bulmanız işinizi kolaylaştıracak. Bu defans silahları bir el bombası, hançer, elektrik veren şok silahı gibi silahlar. Özellikle kurşunun bittiği noktada bir el bombasını zombinin ağzına sıkıştırıp patlamasını izlemek sadistçe bir zevk! Defans silahlarının kullanımı da otomatik veya manuel olarak tercihinize bırakılmış durumda. Oyunda biraz daha kolaylık yaşamak adına tercihinizi otomatikten yana kullanın derim.
Ayrıca bu oyunda günümüz oyunlarındaki gibi adım başı kaydetmenin rahatlığını da beklemeyeceksiniz çünkü kayıt yapabilmeniz bulması pek te kolay olmayan mürekkeplere bağlı. Bazı odalarda bulunan daktiloya çevreden bulabildiğimiz mürekkeple kayıt yapabildiğiniz oyun bu konuda da oldukça cimri. Sözün özü size tavsiyem zor da olsa kayıt mürekkeplerini saklamanız ve sadece gerektiğini düşündüğünüz noktalarda kayıt yapmanız. Yoksa oyun bu açıdan sizi çok zorlayacak ve çabuk sıkılmanıza neden olacak.
Sağlık açısından da bir “Rambo” olmadığınızı yüzünüze vuran yapım Resident Evil 5’teki kas yığını Chris Redfield’ın cılız ama daha karakterli ilk halini hatırlamanızı sağlıyor! Sağlık veren yeşil, mavi bitkiler ve kombinasyonlarını kim unutabilir ki. Ve evet oyun bu açıdan da oldukça cimri çünkü etrafta bol miktarda sağlık veren bitki, sprey gibi nesneler bulamayacaksınız. Yani anlayacağınız bu oyunda hem cephane hem sağlık çok önemli ve size bu açıdan iktisat yapmayı öğretiyor. Eskinin havasını yansıtan envanter ekranı, bulduğunuz eşyaların içinden çıkan yeni eşyalar (bu eşyanın içinden yeni eşya bulma mevzusu bulmacaları çözemediğiniz noktada size merhaba diyor!) ve bunları koyabileceğiniz sandık odaları da ilk oyunun unutulmaz yapılarından.
İşte zombi gibi zombiler!
Elbette oyunun en korkunç noktası zombiler ve o ucube yaratıklar! Bir zombiye yakışır şekilde yavaş yavaş üzerinize gelen zombiler günümüzün Resident Evil oyunlarındaki motosiklet kullanan zombilerin ataları oluyor! İnsan bu noktada bu yaratıkların nasıl birer akrobat ustasına dönüştüklerini sorgulamadan edemiyor! Bu oyunda da koşan zombiler var ama zombi gibi koşan zombiler var… Size tavsiyem isabet ettirebilirseniz onları kafalarından avlamak. Aksi halde tekrar canlanan ve daha da kızmış bir şekilde hızlanarak size koşan zombiler [ki kendilerine bu dünyada Kızıl Kafalar (Crimson Head) deniliyor] büyük zorluk yaşatacak. Bu noktada bir başka seçeneğiniz onları yakmak. Kerosine Flask isimli silahınızla benzin sayesinde yakabileceğiniz zombiler sizi bir daha rahatsız etmeyecek (zombi dilinde ısıramayacak!)
Zombilerin dışında oyunda bolca yaratık sizi selamlıyor. İlk olarak oyunun açılış sinematiğinde gördüğümüz zombileşmiş köpekler, dev yılanlar, dev örümcekler, köpek balıkları, sinir bozucu sesleriyle kargalar (bence oyundaki en korkunç ses bu kuşlara ait!), mutasyon geçirmiş ucube yaratıklar ve dahası… Dönemine göre böylesi yeterli bir yaratık türüne sahip olan oyun cephanenin ve sağlığın önemini bir kez daha anlamınızı sağlayacak.
Resident Evil HD Remasterd’ın eksi yönleri…
Tüm bu cephane kıtlığı, sağlığın kolay elde edilemeyişi, zorlayabilen bulmacalarıyla karakteristik zombi ve yaratıklarıyla gerçek bir korku oyunu olduğunu gösteren yapımın elbette eksi yönleri de var. Oyunun en büyük eksisi konuşma sahnelerinde zaman zaman yaşanan ses kaymaları ve takılma sorunu. Bunun aşılamayacak bir sıkıntı olmadığını bilmekle beraber yine de insanın canı sıkılabiliyor bu duruma.
Ayrıca bazı dokuların çok iyi gözükmediği yerlerin yanı sıra duvarların içine girme, zombilerin içinden geçme gibi sorunlar da gözden kaçmıyor. Yine de bu sorunların düzelebileceğini umut ederek çocukluğunu bu korkunç malikanenin kapı gıcırtıları eşliğinde yaşayan biri olarak ben çok memnunum. Genel olarak oyunun teknik yönden büyük bir sıkıntı yaşatmadığını söyleyebilirim.
Ah o kapı açılış animasyonları!
Kapı gıcırtıları demişken bu noktada kapı açılış animasyonlarının da ilk oyunun tadını aynen verdiğini belirtmek gerek. Günümüz oyuncularına sıkıcı gelebilen kapıların açılma sahneleri benim gibi ilk oyunun tutkunları için olsa olsa bir nefes alabilme molasıdır! Yavaş yavaş açılan o kapıların arkasından ne çıkacağını bilmemek Resident Evil’ı Resident Evil yapan şeylerden biri değil miydi? Şimdi neden bu hızlı açılan kapı tutkusu? Yoksa her şeyin fast-food yaşamlarımızın hızında olmasına alıştığımız için mi sıkılıyoruz? Bunun için mi PC oyuncularına kapı animasyonlarını yok eden modlar yapılıyor? Kısaca yavaşça açılarak heyecana heyecan katan çeşitli kapılar halen duruyor ve iyi ki duruyor! Sakın kapı açılış sahnelerini kaldıran mod’u yüklemeyin! (Oyunun ruhunu çalarsınız!)
Eskiyle yeni arasında ne fark var?
Sadece ilk oyunun mekanları ve bulmacalarıyla yetinmeyen HD Remastered; yeni bulmacalar, yeni mekanlar ve sahnelerle gerçek bir yeniden yapım olduğunu da gösteriyor. Tüm eksikliklerine rağmen benim gibi eski bir Resident Evil hayranını o yıllara götürebilme başarısını gösteren yapımı gerçek korku severlere tavsiye ediyorum. Günümüz oyunlarının da pek çok eksisi olduğunu düşündüğümüzde bu nostaljik korkuyu yaşamamak için bir bahanemiz kalmıyor üstelik.
Yeni olarak sunulan özelliklere şöyle bir bakarsak;
Yenilenen oyun kontrolleriyle karakterleri kontrol etmek daha kolay. Üstelik artık analog kumandayla da bu korkuyu yaşayabiliyorsunuz. Bu noktada PC’de oyunu oynayanlar için kaliteli bir oyun kumandasını kesinlikle öneriyorum. Ayrıca 360 derece dönebilen karakterler ve daha rahat görüş açısı sunan kamera sistemi oyunu sıkıcı olmaktan kurtarıyor. HD görüntü çağına yakışır şekilde oyun 16:9 geniş ekran seçeneği ve 1080p çözünürlükle göz alıcı duruyor. Daha keskin ve net olan görüntüler korkuyu daha iyi yaşamanızı sağlıyor! 5.1 ses desteği de cabası.
Oyunda yeni bir yaratık türü olan ve “Kızıl Kafa” diye anılan zombiler sizi en çok zorlayacak düşmanlar arasında. Peki nerden geliyor bu kızıl kafalar? Bir zombiyi kafasından vurarak öldürmediğimiz veya cesedini yakmadığımız zaman yeniden canlandığında daha hızlı koşuyor ve daha kızgın oluyor ya, ha işte onlar kızıl kafalar oluyor! Anlayacağınız kafa koparın, yakın, parçalayın!
Ayrıca HD Remastered’ın Resident Evil’ın önceki tüm oyunlarından daha zor olduğunu söyleyebilirim. Daha büyük bir haritada (sadece Spencer Malikanesi yok, rezidans, ormanlık alanlar, araştırma merkezi gibi yerler de sizi bekliyor) daha zorlu düşmanlar bu korkuda sizinle olacak. Ve elbette zorluğu sevenler için açılabilir olarak yeni bir oyun modu da bizi bekliyor…
Sözün özü…
Sonuç olarak; Spencer Malikanesi ve çevresinin büyülü atmosferi, Chris Redfield’ı, Jill Valentine’i, zombi gibi zombileri, korkutucu yaratıkları, harika müzikleri, korkuyla hüznün eşsiz karışımı, kapı açılış animasyonları (bunu demesem olmazdı!) bulmacaları ve zorluğuyla size gerilimi ve korkuyu “gerçekten” yaşatacak olan Resident Evil HD Remastered’ı oynamamanız için gerçek bir bahane bulmanız gerekiyor.
Günümüzün hızlı dünyasında çok vaktiniz yok biliyorum. Yine de bu koşuşturma içinde bir zamanınızı bu oyuna ayırmanızı ve ağır işleyen ama kaliteli bir korku oyununun ne demek olduğunu anlamanızı istiyorum. Çok şey mi istiyorum? Bence hayır ; sözün özü korku aşkına Resident Evil HD Remastered’ı oynayın! İyi korkular.