2016 Türkiye Şampiyonluk Ligi Kış Mevsim Finalleri’nde şampiyonluğa ulaşan SuperMassive takımının koçu Adrian “Hatchý” Widera, Dijital Röportaj’da ilk konuğumuz oldu. Merak edilenleri sorduk, Hatchý de içtenlikle cevapladı. Çaylarınızı, kahvelerinizi hazırlayın. Uzun soluklu bir röportaj sizleri bekliyor.
Multiplayer E-Spor Editörü Sercan Özdemir:
Okuyucularımız için kendini tanıtabilir misin? Belki aramızda SuperMassive’in arkasındaki dehayı tanımayan bir kitle olabilir.
Super Massive Takım Koçu Adrian “Hatchý” Widera:
Ben Adrian “hatchy” Widera. Yirmi üç yaşındayım ve Polonyalıyım. Kariyerimi koç olarak sürdürmeye bir buçuk yıl önce karar verdim. Avrupa’da bir çok Challenger takımda görev aldım. Avrupa sahnesinde çoğunlukla kullanılan koçluk yöntemlerini sergilemek ve SuperMassive’in Türkiye’de şampiyonluk elde etmesi, uluslararası platformdaki diğer takımlarla rekabet edebilmesi ve oyuncuların kendi potansiyellerine tam olarak ulaşabilmeleri amacıyla SuperMassive takımına katıldım.
Sercan Özdemir:
Bildiğin gibi geçtiğimiz sezon Beşiktaş’ta çalışıyordun. Türkiye Şampiyonluk Lig’ini az çok yakından tanıyorsun. Sonrasında 3SUP deneyimin oldu. Maalesef CS’e katılmayı başaramadınız. Ondan sonra tekrardan Türkiye Şampiyonluk Ligi’ne geri döndün.
Döndüğünde sezon çoktan başlamıştı. SuperMassive’in durumu pek de iç açıcı değildi. Senden öncesi ve senden sonrası olarak takımı değerlendirebilir misin? Yani senden önce takımın ne gibi eksiklikleri vardı, neyi yanlış yapıyorlardı, seninle birlikte takımın gelişme gösterdiği konular neydi? Ayrıca geçen sezon ile bu sezon arasında Türkiye Şampiyonluk Ligi’ndeki rekabeti ve performansları nasıl yorumlarsın? Sence Türkiye Şampiyonluk Liginin dünya genelindeki konumu nedir?
Hatchý:
Ben takıma katılmadan önceki dönem için şunu söyleyebilirim ki takımdaki oyuncular gerçekten kendilerinden emin bir şekilde Rüya takım olduklarını görüyorlardı. Ancak onlar biraz fazla rahattılar. Güçlü seçimlerle oynamalarına rağmen, kendi takım kompozisyonlarını nasıl işe yarar hale getiririz gibi sağlam bir düşünce olmadan oynadılar. Bu yüzden de istenilen sonuçlar elde edilemedi. Bu konu da başlangıç aşamasında değiştirmek istediğim ana konu oldu.
Türkiye Şampiyonluk Ligi’ni ele alacak olursak bu sezon Türkiye’deki takımlar daha da iyi bir seviyede. Artık ikiden fazla güçlü takım bulunmakta. Geçen sezon ki ilk dört ile bu sezon ki ilk dört takım arasında farklar var. Türkiye’de gerçekten güçlü bir rekabet sahnesi var.
Bence Türkiye sahnesinin geleceği için bazı problemleri de çözmesi gerekmekte. İlk olarak normal sezon içerisinde takımlar maçlarını çevrimdışı olarak stüdyolarda gerçekleştiriyor. Bu da doğal oyucuların kalabalık bir kitle önünde oynama tecrübesini arttırmasını zorlaştırıyor. Örnek olarak Brezilya’da canlı bir kalabalık önünde oynanan daha çok etkinlik düzenlenmekte.
Bir diğer husus ise biz hala normal sezonda tek maçlı sisteme sıkışmış durumdayız. Rekabetçi arenada daha çok karşılaşma oynayarak pratik yapmamız açısından iki maçlı(BO2) ya da üç maçlı(BO3) sistemin gelmesini umuyoruz.
Sercan Özdemir:
İlk olarak KMF şampiyonluğundan dolayı seni ve ekibinizi kutlarım. Sezon boyunca zaman zaman ağır eleştirilere maruz kaldınız. Ancak bu kadar eleştiriye rağmen yolun sonunda ilk şampiyonluğa ulaştınız. Yapılan eleştirilen oyuncularınızın morallerini düşürmüş olabilir. Takımı bu eleştirilere rağmen nasıl motive ettiniz? Bu durumun üstesinden nasıl geldiniz?
Hatchý:
Oyuncularımızın üzerinde çalıştığımız konunun farkında olmaları gerekiyor. Takımın içinde biz neleri geliştirmek istediğimizi biliyorduk ve sadece sonuç odaklı bir yargılama yapmadık. Uzun vadeli bir süreçte oynadığımızı biliyorduk, kendimizi yavaş yavaş küçük şeyleri geliştirmeye odaklayıp, haftadan haftaya düzenli olarak performansımızı yokuş yukarı attırırken Playoff dönemi geldi. Takım içerisinde oyuncular gerçekten stresli değildi ve motivasyon sorunları yaşamadık. Bizim için önemli olan Playoff’ta zirvede yer almaktı.
Sercan Özdemir:
Kış Mevsim’i sona erdi. KMF’de şampiyonluğa zorlu bir yolculuk sonrasında ulaşmayı başardınız. Şimdi önünüzde IWCT var. Bu turnuvaya hazırlık süreciniz nasıl olacak? Tabi ki hedefiniz MSI’da yer almak olacaktır. Ama MSI’ olmazsa sizin için bir kayıp sayılır mı? Tek hedefiniz Worlds’te yer almak mı? Tüm odağınız, çalışmalarınız bu yönde mi?
Hatchý:
Biz takımımızı, kendi ligimizde gurur duyulan bir takım haline getirmek istiyoruz. Yani başarı çıtamız yüksek. MSI’a katılamamak tabi ki üzücü ve hayal kırıklığı verici olur. Taraftarlarımızın beklentilerini yerine getirebilmek için elimizden gelenin en iyisini yapacağız. MSI kesinlikle başarı hedeflerimiz arasında.
Dünya şampiyonası başka bir hikaye ve her Türk takımı gibi bizim de en son hedefimiz burada yer almak. Ancak şuan için tek düşüncemiz MSI’da yer almak. Başarısız olmayacağız. Hatta başarısızlığı aklımıza getirmiyoruz bile.
Hazırlanma konusuna gelince tüm rakiplerimizin Playoff aşamalarındaki maçlarını izleyip, onların seçim planlarını ve banlama safhalarının oyuna etkilerini inceleyeceğiz. Hazırlıklarımız bu turnuvanın en önemli parçası olacak.
Sercan Özdemir:
IWCT ve MSI öncesinde ya da Yaz Sezonu başında kadroda herhangi bir değişiklik olacak mı? Takımdan ayrılması gerektiğini düşündüğünüz ya da takıma katmayı planladığınız oyuncular var mı? Takımdaki oyuncuları değerlendirebilir misin?
Hatchý:
Böyle bir düşüncem yok. Şu an itibariyle biz KMF şampiyonu olarak Türkiye’nin en iyisi olduğumuzu kanıtladık. Playoff sonrasında bazı takımların sezonu sona erse de, bizim için aynı durum geçerli değil. Bizim için sezon sonu, uluslararası turnuvaların sona ermesiyle gerçekleşecek. Bu etkinlikler sonrasında bu sezonu nasıl geçirdiğimizi düşünüp, bundan ne kadar memnun kaldığımızı değerlendireceğiz. Takımın hangi doğrultuda ilerlediğini saptayıp, gerekliyse değişiklikler yapacağız.
Yani demek istediğim, şu an için herhangi bir değişiklik düşünmüyoruz. Ayrıca değişiklik için de iyi bir dönem değil. Sezon sonunda ne kadar iyi olduğumuzu değerlendirip, yeni sezona ona göre yeni bir yol çizebiliriz. Şuan değişiklik düşünmüyoruz çünkü bizim için sezon hala devam ediyor. IWCT, MSI gibi turnuvaları tamamladıktan sonra kendi aramızda yeniden bir değerlendirme yapıp, takım olarak değişikliğe ihtiyacımız olup olmadığına karar verebiliriz. Bu yol genelde takım için aldığımız kararlarda da genel olarak uyguladığımız bir yol.
Sercan Özdemir:
Sezon boyunca fabFabulous ile Thaldrin’i zaman zaman değiştirerek kullandınız. Bunu daha önce Kore liglerinde görmüştük. İki oyuncuyu da karşılaşmalara nasıl hazırlıyorsunuz? Moral olarak yedek kalan nasıl karşılıyor bunu? Bu iki oyuncu arasındaki seçimi yaparken neleri göz önünde bulunduruyorsunuz?
Fab’ı ya da Thaldrin’i öne çıkaran seçimler nelerdir? Sizce hangi oyuncu takımın daha etkili performans göstermesine sebep oluyor? Diğer koridorlara da bu rotasyonu sağlamayı düşünüyor musunuz?
Hatchý:
İlk olarak yedek kalan oyuncunun bunu nasıl karşıladığı konusunda iki oyuncumuzda gerçekten çok tecrübeli ve profesyonel oyuncular. Bu ikili, takımın başarılı olması için çalıştığımızın farkında ve öncelikli konu bu. Bu şekilde tüm çalışmalarımızı gerçekleştiriyoruz ve bu şekilde ilerlemeye kaydedip başarılı oluyoruz. Onlar bu durumdan sıkıntı yaratmıyorlar ve takımın en iyisi olmasını sağlamakta katkı sağlayabildikleri için mutlular.
Hazırlıklarımızda scrim zamanlarını bu iki oyuncu arasında paylaşıyoruz. Bazı hazırlık karşılaşmalarında Thaldrin oynarken, bazılarında da Fab oynuyor. Biz onların kendi eşsiz performanslarına ulaşmaları için farklı şampiyon havuzu ve farklı sorumluluklar vermeye çalışıyoruz. Tüm hazırlık aşamalarından sonra hangisinin maçlarda oynayacağına karar veriyoruz.
Diğer koridorlarda da rotasyon sağlamak için daha fazla oyuncu eklemek gibi bir düşüncem şuan için yok. Ama eğer BO2 ya da BO3 sistemine geçersek, böyle bir fikir mümkün olabilir.
Sercan Özdemir:
E-spor size göre geleneksel spor olarak ele alınabilir mi? Gözlemlediğimiz üzere Avrupa ve Amerika’da eSpor bu düzeyde ele alınmaya başlandı. Takımlarda koç ve analistlerin yanı sıra oyuncuların günlük yaşamlarında nelere dikkat etmesi gerektiği konusunda yardımcı olan yaşam koçları da bulunmakta. Bir e-sporcunun uyku düzeni, yeme düzeni, sosyal aktivite düzeni nasıl olmalı? Siz SuperMassive takımı olarak bu konularda ne gibi bir uygulama yapıyorsunuz?
Hatchý:
Ben eSpor ile geleneksel sporların birbirinden çok farklı olmadıklarına inanıyorum. Kuzey Amerika’da gördüğümüz gibi büyük NBA yıldızları eSpora dâhil olmaya başladı. Bu bile eSporun meşru bir etkinlik olduğunu ve gençler arasında çok popüler bir oluşum olduğunu görmek yeterli.
Koçluğun profesyonel gelişimi bu sahnede artan para miktarına bağımlı olduğunu söyleyebilirim. Türkiye henüz yolun başında olduğu için Avrupa ve Amerika’ya baktığımızda oldukça küçük bir sahne.
Biz SuperMassive olarak yaşam düzeni ve aktivite konusunu dikkate alıyoruz. Uyku düzeni olarak çok geç yatmamaya ve mümkün oldukça erken uyanmaya çalışıyoruz. Sabahları ve öğlenleri olmak üzere iki öğün ev yemeleri yiyoruz. Evimize gelen bir bayan bunları bizim için hazırlıyor. Sosyal aktivite olarak genellikle birlikte sinemaya ve vücut zindeliğini sağlam tutmak için spor salonuna gidiyoruz.
Sercan Özdemir:
Yükselme Ligi’ni takip ediyor musun? Yakın zamanda Yükselme Ligi’nde mücadele edecek takımlar açıklandı. Bu takımlardan hangisini Türkiye Şampiyonluk Ligi’ne yükselebilecek potansiyele sahip olarak görüyorsun? Sence Çilekler ya da Team Turquality Yükselme Ligi’ne düşebilirler mi?
Hatchý:
Imperials ve OyunFor.Crew takımlarını Türkiye Şampiyonluk Ligi’nde yer almak için yüksek şansa sahip olarak görüyorum. Ayrıca bu iki takımın Çilekler ve Team Turquality’le karşılaşmaları durumunda galip gelebileceklerini düşünüyorum. Eğer bir tahmin yürütmemi istersen, bence Yükselme serilerinden yeni bir takım ligimize merhaba diyebilir.
Sercan Özdemir:
Biraz senin özeline inecek olursak, koç olma durumun nasıl gelişti? İnsanlar hep bir e-spor oyuncusu olmanın hayalini kurarlar. Peki, bir e-Spor koçu nasıl olabiliriz? İlla eski bir e-sporcu olmak mı gerekir? Takımlar koç seçimlerinde neye dikkat ediyorlar?
Hatchý:
Eğer bu arenada bir oyuncu, koç, yönetici vb. birini tanıyorsanız, gerçekten bu size yardımcı olabilir. Ancak benim koç olma durumum bu şekilde gelişmedi. Aslında bu sahnede yer alışım oldukça komik bir hikâye.
Ben tam anlamıyla LCK/ LPL/ EU ve NA LCS ve Challenger Series maçlarını izlemeye başladığımda toplam iki yüz elli oyuncuyu oyun içerisinde ekledim. Notepad’imde hazır bir not bulundurdum ki hızlı bir şekilde, eğer kabul ederlerse, yazabileyim diye. Genellikle yüksek seviyedeki oyuncular bu tür istekleri reddederler. Bu iki yüz elli kişi içerisinde yalnızca bir kişi isteğimi kabul etti ki o da sanırım yanlış yere tıkladığı için. Hemen ona mesaj attım ve dedim ki “Ben sizin takım oyunlarınızı analiz etmek istiyorum. Sadece bir kere izin verin. Oyununuz hakkındaki değerlendirmemi size yazdıktan sonra eğer beğenmezseniz tekrar beni görmeyeceksiniz.” Onlar bu isteğimi kabul ettiler ve hazırladıklarımı beğendiler. Böylece koçluk serüvenim başlamış oldu. Takımı geliştirdik ve antrenmanlar sonrasında güzel sonuçlar elde edince, daha fazla ve daha fazla kişiyle bu sahnede temas kurdum ve kendimi takımlar için hazırladım.
İnsanlara umutlarını yüksek tutmalarını tavsiye etmem. Bu süreç boyunca istediğinize ulaşmak için kararlı bir duruş sergilemeniz gerekmekte. Çünkü buna ulaşana kadar her zaman başa dönmek zorunda kalacaksınız, takımlar sizin bilgilerinizi sınayacak, uzun ve zorlu bir aşamadan geçeceksiniz ki bunun sonu her zaman güzel olmayabiliyor. Ben dört koç tanıyorum benimle aynı dönemde başlayan ve şuan hiç biri bugüne ulaşamadı.
Her şekilde deneyin, çalışın ama kimsenin yardımını istemeyin. Kendinizi gelişime ve değişime açık tutun. Çünkü tüm bu yolun sonunda çalışmalarınız ilgi çekici olarak bulunmazsa, eSpor arenasında uzun ömürlü olmazsınız. Gerçekten başarılı olmak istiyorsanız günden günde çalışın ve asla pes etmeyin.
Gerçekten başarılı olmadan ve düzenli bir gelire sahip olmadan da tüm olanaklarınızdan vazgeçmeyin. Çünkü birçok kişi tanıyorum ki işlerini, okullarını bırakıp bu alana yönelip de başarısız olup sonu kötü biten. O yüzden önce istikrarınızı sağlayın.
Sercan Özdemir:
Kendini nasıl geliştiriyorsun? Boş vakitlerinde neler yaparsın? Hangi tür müzikleri seversin? Favori sanatçın kimdir? Tabi ki bir de en sevdiğin Türk yemeği hangisi?
Hatchý:
Benden daha iyi ve daha zeki insanları içeren videoları izlerken sayısız saat harcıyorum. Çeşitli antrenörlerden, çeşitli videolar izleyerek kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Değerli koçlardan spor psikolojisini dinliyorum. Seçebildiğim değerli bilgileri böylelikle takımım için çalışmalarda kullanabiliyorum.
Çalışma dışında vaktimin büyük çoğunluğunu müzik dinlemek ile geçiriyorum. Büyük bir auidophile’im, böylece sadece kulaklıklarımı takıyorum ve kendimi müziğin akışına bırakıyorum. Progressive Rock’ı seviyorum, favori sanatçım Steven Wilson. En sevdiğim Türk yemeği ise İskender Kebap.
Sercan Özdemir:
Bu zamana kadar bir çok oyuncu ile birlikte çalışma fırsatı buldun. Eğer senden bir seçim yapmanı istesem, Hatchy’s All Star kadrosu için hangi oyuncuları seçerdin?
Hatchý:
Bu finallerden sonra bu takım Fabfab, Stomaged, Naru, Achuu ve Dumbledoge’den kurulu olurdu.
Sercan Özdemir:
Son olarak gelecek sezon için hislerin nedir? Takipçilerin ve takım taraftarları için iletmek istediğin bir mesajın var mı?
Hatchý:
Gelecek sezonu düşünmenin henüz zamanı değil. Şuan için önümümüzdeki turnuvaya odaklandık ve elimizden gelenin en iyisini yapıp taraftarlarımızı gururlandıracağız. Tüm takipçilerime ve taraftarlarımıza teşekkürlerimizi sunarım. Ayrıca sponsorumuz olan Ülker’e de sağlamış oldukları muhteşem destek için de teşekkür ederim.
Sercan Özdemir:
Bir teşekkür de ben sana edeyim o zaman. Vaktini ayırıp, röportajımıza katıldığın için teşekkür ederim. Umuyorum bundan keyif almışsındır ve sorularımızı beğenmişsindir. Multiplayer ailesi olarak önünüzdeki zorlu süreçte size başarılar dileriz.
Hatchý:
Teşekkürler. Rica ederim.