Küçük Dev Oyunlar’ın bu haftaki konuğu Real Lives 2010.
İnsanların büyük çoğunluğu oyunları sadece eğlence amaçlı oynar. Ancak pek çok sanat dalının ve medya organının bir birleşimi kabul edilebilecek olan, ve interaktif oluşuyla hepsinden ayrı bir kefede yer alan video oyunları, eğlenceden çok daha fazlası için benzersiz bir medyadır. Özellikle duyguların ve fikirlerin aktarımı için çok kuvvetlidir, ki bunun örneklerini The Last of Us veya This War of Mine gibi oyunlarda görebilirsiniz. Ancak genellikle bizim ülkemizde gözardı edilen bir yanı vardır ki aslında ebeveynlerin gözünde oyunları zaman kaybı olmaktan çıkarabilir. Bu da eğitimsel yönüdür. Capitalism II, yıllarca üniversitelerde ekonomi derslerinde simülatör olarak kullanıldı. Scribblenauts oyunları ise İngilizce öğreniminde özellikle kelime dağarcığını geliştirmek açısından oldukça etkilidir. Ancak gerçekten akademik seviyelerde öğretici olan oyunlar her zaman bize iyi hissettirmez. Zaten bazen amaçları da tam olarak budur. İşte Real Lives 2010 bu kategoriye giriyor.
İlk sürümü 2002 yılında yapılan Real Lives, bir yaşam simülatörü. Sosyal bilimler ve bilgisayar teknolojileri derslerine giren ABD’li eski lise öğretmeni Bob Runyan, yaşam simülatörü konseptinden çok etkilenmiş ve işinden aldığı birikimle yepyeni bir oyun üretmiş. Oldukça basit bir arayüze sahip olan oyunda grafik adına pek bir şey bulunmuyor. Ekranın solunda, karakterinizin 15 yaşında nasıl görüneceğini belirten 3D bir portre dışında herhangi bir görsel içerik yok. Ancak bu hiçbir sorun teşkil etmiyor, çünkü zaten yazı ve istatistik odaklı bir yaşam simülatöründen bahsediyoruz. Oyun yıllar içinde geliştiği gibi oldukça başarılı da oldu. ABD’nin Santa Clara Üniversitesi, Real Lives’la ilgili kapsamlı bir makale yayımlarken, Alman bir üniversite öğrencisi de tez yazısını Real Lives üzerinde farklı ülkelerde oynadığı oturumlara dayandırarak farklı ülkelerdeki yaşam şartları ve bunların insan hayatına etkisi üzerine yazmış. Aynı zamanda her seviyede pek çok okulda kullanılan Real Lives’ı bugüne kadar 100’ün üzerinde ülkeden insan oynamış.
Oyunla ilgili en dikkat çekici nokta, ve tabii oyunun en büyük gücü, inanılmaz bir istatistik veritabanına sahip oluşu ve ansiklopedik bilgilerle tüm olayların ve verilerin desteklenişi. Küçük bir ekibin bireysel çabalarıyla yapıldığı ve bazı ülkeler için nadiren yapılan çalışmaların sonuçlarına dayanan istatistiklere ihtiyaç duyulduğu için kimi bilgiler ve istatistikler eski ve isabetsiz olabilse de, geliştirici ekip ellerindeki imkanları en verimli biçimde kullanmış. Oyun düzenli olarak doğduğunuz ülkeyle ilgili bazı bilgileri sizlere sunuyor. Daha fazlasını öğren tuşuna basarak daha detaylı bir açıklamaya ve istatistiklere ulaşabildiğiniz gibi aşağıda daima kaynakça da bulunuyor. Aynı zamanda doğduğunuz ülkeyle ilgili bilgiler için ayrı bir sekme var ve bu sekmede ülkenizin insan hakları, sosyal hizmetler vb. konulardaki küresel konumunu istatistiklerle belirten veriler bulunuyor. Bu da yetmezmiş gibi bir de Google Maps desteğiyle oyunun bilgilendirici ve gerçekçi yapısı perçinleniyor. O ekranda ister yol haritası modunda isterseniz de uydu görüntüleri modunda, doğduğunuz şehri ve bölgeyi görebiliyorsunuz.
Temel oynanış ise oldukça basit gelişiyor. Eğer karakter yaratma ekranını kullanmazsanız, oyun tamamen rastgele bir biçimde sizi dünyaya atıyor. ABD’de zengin bir ailenin inanılmaz zeka potansiyeli olan bir erkek çocuğu olarak da dünyaya gelebilirsiniz, Afganistan’da çiftçi bir ailenin vasıfsız kız çocuğu olarak da. Ama belki de en dramatik kısmı çok yüksek potansiyelle acımasız bir ortamda doğmak. Dahi potansiyeline sahip Afgan bir kız çocuğu olduğunuzda muhtemelen okula bile gidemeyecek ve evlendirileceksiniz. Babanızdan, kocanızdan şiddet görüp fakir ve sağlıksız yaşam şartlarında hayatta kalmaya çalışacaksınız. Bu da zaten oyunun temel amacı oluyor aslında. İnsanların hayatlarının şekillenmesinde doğdukları şartların ne kadar büyük bir etkisi olduğunu göstermek. Bu oyun Batı odaklı bir oyun değil, propaganda oyunu da değil. Elindekinin kıymetini ve hayatın zorluklarını bilmeyen, Batı ülkelerinde rahat ve modern hayatlar yaşayan çocuklara farklı hayatların nasıl şekillenebileceğini göstermek için geliştirilmiş ciddi bir simülasyon.
Karakterinizin geleceğini belirleyen faktörler oldukça çeşitli. Doğduğu ülkenin ve cinsiyetinin yanısıra ailesinin mesleği, kardeşlerinin sayısı, ailenin dini ve milliyeti de önemli. Zira ırkçılık ve ayrımcılık pek çok ülkede ciddi bir problem ve azınlık mensubu olarak sıkıntı çekebiliyorsunuz. Aynı zamanda ekranın solunda portrenizin altında bulunan özellikler de geleceğiniz açısından önemli. Bir yere kadar artabiliyor olsalar da başlangıç hallerinden fazla bir gelişim olmuyor. Tabii sağlık ve dayanıklılık özellikleri bebekken düşük olup büyüyüp güçlendikçe artabiliyor ama sanat yatkınlığının alabileceği mesafe sınırlı. Yine de dediğim gibi, yanlış ülkede yanlış ailede yanlış cinsiyet mensubu olarak doğarsanız bu özelliklerin pek bir önemi kalmıyor. Hayatın acı gerçekleriyle karşı karşıya kalıyorsunuz. Örneğin Hindistan’da bir köylü kızı olarak doğduğumda babamdan dayak yiyordum. 3. dayaktan sonra devlet yardım etmeyince evden kaçıp sokaklarda yaşamaya başladım.
İlk bilgiler belirlendikten sonra “Age a year” tuşuna basarak yaşlanmaya ve yaşamaya başlıyorsunuz. Eğer hayatta kalabilirseniz, 7 yaşından itibaren boş zamanlarınızı nasıl değerlendireceğinizle ilgili seçenekleriniz oluyor. Daha sonra okul, iş, aşk, evlenme, çocuk yapma, ev taşıma, yatırım yapma, mülteci olma gibi pek çok kararınız daha olabiliyor. Ancak kararlar bu eylemler menüsündekilerle sınırlı değil. Sigaraya başlamak, içkiye başlamak, arkadaşlarınıza yalan söylemek, riskli bir yatırım, işinizi kötüye kullanıp para kaçırmak, devletin faşizmine karşı eylem yapmak, sizi döven babanıza karşı önlem almak ve askere gitmek gibi farklı seçimler de rastgele olaylar olarak yaşlandıkça karşınıza çıkıyor. Hastalıklar, doğal afetler ve en nihayetinde ölümünüz de yine bu şekilde karşınıza çıkan olaylardan. Ne zaman geleceği de belli olmuyor tabi. Bir anda harika ilerlerken trafik kazasında ölebilirsiniz. Bu da aslında oyunun ciddiyetini gösteriyor.
Real Lives 2010, 30 dolarlık fiyat etiketi ve marjinal yapısıyla hitap kitlesini oldukça düşük tutan bir oyun. Ancak bu tarz sosyal konulara ilgisi olan insanların mutlaka oynaması gerektiğini düşünüyorum. Hele ki sosyal bilimlerle alakalı bir üniversite bölümünde okuyorsanız ya da lisede öğretmenleriniz bu konuda destek olabilecekse, okulun iletişime geçmesi durumunda çok daha uygun fiyata lisans alınabilir, ücretsiz bile edinilebilir. İnsanın başka ülkelerde yaşamın zorluklarını öğrenmesi açısından çok verimli, çünkü oyun oynarken yaşananlar akıllarımızda yer ediyor. Ne olursa olsun, Real Lives’ı herkese tavsiye ediyorum. Haftaya başka bir küçük dev oyunla görüşmek üzere, iyi oyunlar!