Bölüm 4: Bağımsızların yükselişi, korku oyunları’nın geleceği: Yeni teknolojiler, yeni korkular (2007- Gelecek)
Uzun yıllar önce tanışmıştık onlarla; korktuk, saklandık, bilinmeyeni çözmeye çalıştık. Karanlıktı ve yalnızdık, çaresiz ve kimsesiz hissettik… Aklımız karıştı, avuçlarımız terledi, uykularımız kaçtı belki ama çok güzel zamanlar geçirdik! Çocukluk ve gençliğimizin heyecanıyla o korkulara bağlanarak bilinçaltımıza kazıdık hepsini. Sonra elimize ağır silahlar, yanımıza koruyucu kalkanlar verdiler, ışıkları açıp korkularımızı bizden geri aldılar! Bugün nasıl da özlediğimizi anladık onları… Nihayetinde sevgili korku severler; hayatta kalma-korku oyunları yazı dizimizde korku oyunlarının hangi aşamalardan geçtiğini gördük ve artık son bölüme geldik. Elbette korku adına çıkmış tüm oyunları tek tek inceleyemesek te umuyorum size bu tür hakkında yeterli bilgiyi verebildik… Son bölüm olan bu bölümde ise bağımsız yapımlarla beraber gelecek nesil korku oyunlarına bakarak gelecekte ne gibi teknolojilerle bizi hangi korkuların beklediğini görelim.
Yeni korku dönemine bir başkaldırı: Bağımsız Korku Oyunları!
Geçtiğimiz bölümde büyük sitemlerle incelediğimiz yeni çağın (2005-2013) korku oyunlarının(bir kaç istisna hariç) iyiye doğru olmayan gidişinin nedenlerinden biri de; büyük bütçeli, yüzlerce çalışanı olan dünyaca ünlü oyun firmalarının yeni nesilde daha çok para kazanma hırslarıydı. Neyse ki az sayıda da olsa bu kötü gidişata dur demek isteyen küçük bütçeli, az çalışandan oluşan bazı bağımsız oyun yapımcıları bize yepyeni ve gerçek korkular sunabildi. Bağımsız korku oyunlarının yükselişe geçtiği bu dönemde; birkaç idealist yapımcı elimize zorla tutuşturulan taramalı tüfeklere, bombalara ve motosiklet kullanabilen zombilere inat bize gerçek korkuyu yaşatarak korku yerine aksiyon sunan büyük oyun firmalarına adeta ders veriyordu! Onlar sayesinde; elimizden bol cephaneli silahlar alınmış, çaresizliğimiz artmış, yalnızlığımız ve ürkütücü karanlık mekanlarımız geri gelmişti!
Pek çok bağımsız hayatta kalma-korku yapımının çıktığı bu dönemde öne çıkan isimler; Penumbra Üçlemesi(2007–2008: Overture, Black Plague, Requiem), Deadly Premonition(2010), Amnesia: The Dark Descent (2010), Slender: The Eight Pages(2012), Outlast(2013) gibi oyunlar oldu. Özellikle Amnesia, Slender ve Outlast; özlediğimiz o eski çaresizlik ve yalnızlık duygusunu sonuna kadar yaşatabilen nadir korku oyunlarındandı.
Bağımsızlardan biri olan Penumbra serisi;(2007-2008) korkutucu atmosferi, gerçek zamanlı gölgeleri ve ses efektleriyle korkutmayı başarabilmiş ve bu yolda bağımsız yapımcıların da başarılı olabileceğini ispatlamıştı. Böylesi bir atmosferin üzerine zeka zorlayıcı bulmacalar da eklenince Penumbra, büyük bütçeli klasiklerin yeni oyunlarında veremediği korkuyu vermiş oldu. Görsellikten çok sesleriyle korkutan seri; bağımsızların eski korkuları oyuncularla buluşturmasının güzel bir başlangıcıydı.
Penumbra ile biriktirdiklerini 2010 yılında Amnesia: The Dark Descent ile üst düzeye taşıyabilen Frictional Games, büyük isimlerin yanında yeni bir korku fenomeni yaratabileceğini düşünmemişti belki de… Amnesia: The Dark Descent; başarılı fizik motoru, ürkütücü mekan tasarımları, çaresiz-zayıf bir karakterin yarattığı gerilim ve garip yaratık ve sesleriyle yeni korkumuz oldu böylece. Geçmişi hakkında az şey bilen Daniel adlı bir karakteri kontrol edebildiğimiz oyun silahsız ve çaresiz bir karakterin ne demek olduğunu bize tekrar yaşatmıştı.
Sınırlı sayıdaki kibrit ve gaz lambasıyla bir anda kendimizi karanlıkta bulabildiğimiz oyun bu yönüyle de bol cephaneli korkulardan ayrılıyordu! Daniel’in korktuğu zaman aldığı o derin nefesler, korku belirtileri, düşmanınız peşinizdeyken duyulan o cızırtı sesi, gıcırdayan kapılar; işte gerçek korku buydu! Zayıf bir karakter olan Daniel, karanlığa karşı da oldukça hassastı ve bazı görme bozuklukları, davranış bozuklukları (Sanity denilen delilik özelliği) ile korkumuza korku katıyordu. Bu başarı 2013 yılında devam oyunu olan Amnesia: Machine for a Pigs’i getirdi. İlki kadar beğenilmeyen oyunda en çok eleştirilen nokta, karakterin korktuğu zaman yaşadığı travmaların bizden alınıyor oluşuydu. Sanity özelliği kalkmış, sınırlı ışık kaynaklarımız sınırsız olmuştu ama neyse ki elimizde top tüfek yoktu! Ne yazık ki bulmacaların kolay oluşu ve tehlikelerin önceden haber veriliyor oluşu ile korkusundan yitiren yeni Amnesia ilk oyunun büyük başarısını elde edemedi.
Amnesia: The Dark Descent’in korkutucu dünyasını aşağıda izleyebilirsiniz
İlk Amnesia’nın bu büyük başarısı diğer bağımsız yapımcılara cesaret vererek kendilerinin de özlediği o saf korkuyu bizlere sunmalarını sağladı. Bu saf korkulardan biri olan Slender: The Eight Pages; Slender Man denilen şehir efsanesinden yola çıkılarak yapılmış paranormal bir korkuydu. Az bütçeyle ve az kişiyle korku oyunu yapılabileceğini bir kez daha gösteren 2012 tarihli yapımda Slender Man isimli paranormal varlığa yakalanmadan bir ormanlık alandaki çeşitli yerlere dağıtılmış 8 adet kağıt parçasını toplamaya çalışıyorduk. Evet olay basitti ama korku büyüktü!
Sadece el fenerimizin olduğu oyun; yalnızlık, karanlık ve çaresizlik üçgenini çok iyi kullanıyor ve yürekleri hoplatmayı başarıyordu. Uzun boylu, takım elbiseli yüzü belirsiz bu adam yeni kabusumuz oldu böylece! Büyük ilgi gören oyunun devamı Slender: The Arrival ise gelişen grafik ve seslerle günümüzün görselliğine yakışan bir oyun olarak gerçekten korkutuyor ve Slender Man’i unutulmaz korku karakterleri arasına katmayı başarıyordu.
Korkunç ve yüzsüz adam Slender Man’in neye benzediğini aşağıda izleyebilirsiniz…
Bir başka bağımsız korku yapımı olan Outlast ise 2013 yılının en çok korkulan ve sevilen korku oyunlarından biri oldu. FPS korku türündeki oyunda Miles Upshur isimli bir gazeteciyi kontrol ediyor ve bir akıl hastanesindeki esrarengiz olayları araştırıyorduk. Outlast; bağımsız bir yapıma göre çok başarılı grafik ve sesleriyle korku oyunu böyle yapılır dersini büyük yapımcılara verirken hikayesiyle de başarılı bulunmuştu. Kan ve şiddet sahnelerinin bolca kullanıldığı oyun bu yönlerden kimi zaman eleştirilse de gerçek bir korku oyunu olduğu herkes tarafından kabul edildi.
Outlast’te eleştirildiği üzere fazlaca kan, vahşet görüntüleri vardı evet ama saf bir korkunun heyecanını yaşatmasını çok iyi biliyordu. Özellikle karakterin korktuğu zaman aldığı derin nefesler bize de derin bir nefes aldırıyordu! Elimizde sadece pilleri bitebilen bir kameramızın olduğu oyun; Amnesia ve Slender Man gibi çaresizlik ve yalnızlık duygusunu sonuna kadar yaşamamızı sağlayarak bu dönemin az sayıdaki gerçek korku oyunları arasında yerini aldı.
Outlast’in akıl hastanesindeki kabus dolu macerası aşağıda sizi bekliyor:
Korku oyunlarının geleceğini belirleyecek en önemli faktör bu türün fark edilmesi, tuaf gelebilir ama şöyle düşünün mirrors edge 2 grafiklerinde bir korku oyunu neden yok? yazıda değinildiği gibi genelde bağımsız orta ölçekli yapımlar tarafından bu tarz oyunlar üretiliyor, bu oyunları grafik açıdan seslendirme açısından ve diğer birçok açıdan yetersiz bırakıyor, konu ne kadar iyi olursa olsun belirli bir seviyeyi geçemiyor,sözün özü listenin üst sıralarındaki oyun üreticileri bu işe el atarsa kaliteli yapımların sayısı artar, bi iki tane kaliteli yapım geliyor ama yetersiz bende her insan gibi korkuyu seviyorum ve daha fazla korku oyunu oynamak istiyorum.. yazı için teşekkürler..