Sevgili Multiplayergiller, TV dizileri serimizin bugünkü bölümünde bu sene itibariyle yayın hayatına başlayan bazı dizileri de dahil ederek devam ediyoruz. Daha önceki bölümleri inceleyen okurlarımızın bildiği üzere en az 3-4 bölümünü izlediğim yapımlar hakkında birkaç cümlelik yorumlar yapıyorum, kendimce puanlar veriyorum.
Şunu belirtmekte yarar var, liste ve listedeki dizilerle ilgili yorumlar tamamen bana aittir; bazılarını yerin dibine soktuğum ya da göklere yücelttiğim yorumlardan Multiplayer sorumlu değildir. İlk başta alfabetik olarak hazırladığım listeye yeni başlayan dizileri serpiştirmeye özen gösteriyorum. Hadi bakalım, bugün hangi yabancı yapımlar oltamıza takılmış, beraberce inceleyelim.
Gangland Undercover – History Channel’ın belgesel tadında, tarihi olaylar ve kişilikleri gerçekler ve kurguyla harmanlayan mini dizilerinden bir başkası. Charles Falco adında bir uyuşturucu satıcısı, 20 yıl hapis cezasına karşılık ilgili kurumlar tarafından kendisine sunulan A.B.D.’nin en büyük motosiklet çetelerinden birinin içine sızıp, çeteyi çökertmek için gerekli delilleri toplama teklifini kabul eder. Sons of Anarchy hayranları ve tarihte iz bırakan mevzuları sevenlere tavsiye edeceğim bir yapım Gangland Undercover. Emin olun, History Channel projelerinden kötü bir şey çıkmıyor.
Sense8 – Andy Wachowski ve Lana Wachowski kardeşlerden bir TV dizisi! Matrix serisi ve V For Vendetta gibi sinema tarihinin en sağlam yapımlarına imza atan Wachowskiler, Sense8 ile birlikte ilk defa bir TV projesine de el atmış oluyorlar. Bu diziyi ilk duyduğumda bir Wachowski hayranı olarak kelimenin tam anlamıyla üzerine atladım diyebilirim. Sense8, dünyanın 8 farklı bölgesinden, farklı kültürlere sahip 8 farklı insanın zihinlerinin bir anda birbirleriyle bağlantıya geçmesi ve bunun üzerine bu 8 hayatın akışının kaçınılmaz olarak değişmesi üzerine kurgulanmış. Dizide homoseksüel ilişkiler, ırkçılık, kapitalizmin acımasızlığı mevzularına bol bol göndermeler yapılmış. Aşırı denebilecek derecede cinsel içerikli sahnelere sahip bir yapım; bazılarımızı rahatsız edebilir. Anne-baba, çoluk çocuk izlenmesi yüz kızarıklıklarına sebep olabilir, benden söylemesi. Son birkaç yılın en iyi bilim kurgu yapımlarından biri olduğunu iddia edenlerin sayısı hiç de az değil.
Texas Rising – İşte bir History Channel dizisi daha. Hem de yıkılıyor! İnanılmaz güçlü bir kadro. Robert Knepper, Bill Paxton, Jeffrey Dean Morgan, Ray Liotta, Brendan Fraser, Kris Kristofferson, daha sayayım mı? Texas Rising, kısaca Meksikalı general ve deblet başkanı Antonio López de Santa Anna’ya karşı bayrak açan Texaslıların bağımsızlık mücadelesini anlatıyor. Texas ordusu, meşhur “’Ranger’lar” ve bir avuç yerleşimcinin hem Meksikalılarla, hem haydutlarla hem de Kızılderililerle olan mücadelesi, klasik History Channel tarzında, tarihi gerçeklerden fazla uzaklaşılmadan senaryolaştırılmış bir şekilde izleyicinin beğenisine sunulmuş. Texas Rangers, A.B.D. tarihinin en bilinen güvenlik birimlerinden biridir. Yaşı bana yakın olanlar, çizgi roman Tom Miks’i hatırlayacaklardır. Çocukluğumun yıldızıdır Tom Miks. O zamanlar babama, “bir Texas Ranger’ı nasıl olabilirim, bunun bir okulu var mı?” diye sorduğumu hatırlarım. Texas Rising, bir bakıma Texas Rangerlarının nasıl bir kurum haline geldiğini de anlatan bir dizi. Amerika Birleşik Devletlerinin şimdiki süper güç haline nerelerden geldiğini de gözlemlemiş oluyoruz. Ayrıca, dizide dikkatimi çeken bir detay da o kadar Kızılderili kabilesi varken, milletin “Comanche” lafını duyduğunda kaçacak delik araması oldu. Demek ki aralarında en gözü karaları Comanchelermiş. Texas Rising 90 dakikalık 8 bölümden oluşan bir mini dizi.
The Slap – Uma Thurman, Peter Sarsgaard, Zachary Quinto ve Thandie Newton gibi güçlü oyunculardan kurulan The Slap, bir “tokat” yüzünden birbirine giren Yunan kökenli bir ailenin hikayesini anlatıyor. Hepimizin çocukluk döneminde yediğimiz onca şamardan sonra, bu yapımda küçük bir çocuğa atılan bir tokadın bu kadar sorun çıkaracağına insanın inanası gelmiyor. Ama adamlar medeni, arkadaş! Hangi gerekçeyle olursa olsun şiddete başvurmak her anlamda yapılabilecek en büyük hatadır, en büyük yanlıştır. Bu dizide de kısaca bu anlatılıyor. Siz IMDb’de verilen 6.0’lık puana bakmayın,The Slap kesinlikle çok iyi bir drama.
The Whispers – Amerikan filmlerinde sık sık karşımıza çıkmıştır; belli bir yaşa kadar olan çocukların hayali arkadaşları vardır. Bu arkadaşlarla ilgili de bir ton korku/gerilim filmi yapılmıştır; çoğu da berbattır. The Whispers’da da bazı veletlerin hayali arkadaşı var ve bu arkadaş, çocukların aklını çelerek bazı yaramazlıklar yapmaları konusunda telkinde bulunuyor. Dizinin benzer yapımlardan farkı, bu hayali arkadaşın çocuklar tarafından hayal dünyalarında yarattığı bir varlık olmadığı. Çocuklar konusunda uzman bir kadın polis, bu işi çözmesi konusunda görevlendirilir ve olaylar gelişir. Çok ahım şahım bir yapım olmasa da rahatça, sıkılmadan takip edilebiliyor. Şahsen bende merak uyandırdı. Siz de bir göz atın derim.
