GameX 2012
GameX 2012, şehrin en merkezi noktalarından olan Lütfi Kırdar Fuar Merkezi‘nde, 4-7 Ekim 2012 tarihleri arasında kapılarını ziyaretçilerine açarak Türkiye’den ve tüm dünyadan oyunseverlerin buluşma noktası haline gelecek. hmm..
Oyun dünyasının kalbinin atacağı GameX Fuarı, bu endüstrideki öncü şirketlerin yepyeni oyunlarını ve son teknolojilerini ilk kez meraklıların beğenisine sunacağı alanlar ile görkemli bir şöleninin ev sahipliğini üstlenmiş olacak. hmm…
Yukarıdaki cümleler (hmm… lar hariç) GameX sitesinden direk alınmıştır.
3-7 ekim tarihleri arasında Tüm multiplayer ekibi olarak hem Riot Games League of legends Ulusal Turnuvasını resmi olarak video çekimlerini üstlendik hem de Multiplayer bölümlerimizden birini fuar alanında çektik. Mutfakta pişiyor merak etmeyin haberiniz olur. Eh biraz ızdırap da çektik. Başımıza neler mi geldi? Kaç ağrı kesici mi yuttuk. Neler mi yaptık? Zaten çok yakında geniş bir program ve Riot LOL için hazırladığımız çekimlerimizden halimizi göreceksiniz.
Öncelikle şunu söylemeliyim ki Türkiye’deki oyun sektörünün büyük bir hızla büyümesi ve ilginin gün geçtikçe artması gerçekten ülkem adına beni çok sevindiriyor. GameX gibi fuarların yapılması hem oyun severleri hem teknoloji sektörünün daha ileri gitmesi için şüphesiz büyük bir olanak. İlgi artıyor dedik ama kurumlar bu ilgiye yeterince karşılık verebiliyor mu konusuna gelecek olursak orası biraz şüpheli. Bu seneki fuarın kapı kuyruğu işkencenin ilk adımı idi. 3 gün boyunca oyunseverlerin içeri girme çabası tabiri caizse amele yanıklarına maruz kaldı. Sabah saatlerine başlayan kapı kuyruğu neredeyse 3 gün boyunca hiç bitmedi. Amatör fuar güvenliği ve görevlilerinin gelenleri teker teker gümrük sorgusuna çekmesi ve database oluşturma çabası dışarda güneş altında bekleyenleri çileden çıkardı. Bu kadar ilgi beklenmiyordu diyebilirsiniz, Dur! Sağa çek! Sadece ilk gün için! Ardından gelen 2 gün için önlem ve çözüm nerede? Yok! Türk’üz, Doğruyuz, Çalışkanız. Oyun severler vakitlerinin yarısından çoğu sırada bekleyerek geçirdi. Hayatımızın yarısı zaten sıralarda bekleyerek geçiyor. Gelelim gaz odasına, girişe..
Geçtiğimiz sene de GameX yine Lütfü Kırdar’da yapılmış ve yine biz Multiplayer kameralarımızı alıp gitmiştik. İçerideki gürültü işkencesine 15 dakika dayanabilmiş ve “hadi beyler çıkıyoruz, çekmiyoruz” kararına varmıştık. Bu sene gürültü işkencesinin Çin’den çıkıp biraz daha modern bir hal almış olduğunu gördük, eh iyiye doğru bir gidiş var. Nasıl mı? Daha az stand daha az üst üste çalınan elektromanyaktik müzik. Ses düzeyi hep aynı “max”. Her sene markaların birbirleri ile teknoloji rekabetinden çıktığı ve benim müzik sesim daha yüksek çalınmalı savaşına girdiği bir ortam. Bu acı tabloyu şöyle örneklendireceğim; Mutlu ama sakin, sakin ama durgun, durgun ama ilgili bir anne ve oğlu’na röportaj için yaklaştım. Anne bana doğru eğildi ve o sırada kulağındaki pamukları çıkardı. “GameX’i nasıl buldunuz? sanırım oğlunuz ile gelmişsiniz” sorumu yönelttiğimde “Evladım bu gürültüye nasıl katlanıyorsunuz, ben de oyun oynayan biriyim, oğlumun peşine takıldım geldim ama daha fazla dayanamayacağım” dedi ve pamukları tekrar kulaklarına tıkadı. Haklısınız! yerden göğe kadar haklısınız! Hele markaların promosyon ödüllerini Somali’de ki aç insanlara yardım eder gibi havalara fırlatmaları gencecik ve minicik oyunseverlerin birbirlerini ezerek bu ürünlere ulaşamaya çalışmaları büyük bir felaketti. Ağlayanlar, kafası yarılanlar bize Resident Evil serisindeki zombileri hatırlattı. Gürültü konusunda çözüm olabilir miydi? Lütfü Kırdar’ın akustiği hep kötüydü. Bu yarın iyi olabilir anlamına gelmiyordu. Bunu senelerdir markalar ve fuar organizasyonu biliyordu. Önlem alınabilir miydi? Evet? Belki? Banane? Olm bak git! Ya fuar daha uygun başka bir yerde olacaktı ya da fuara katılımcı markalar bir araya gelecek; arkadaşlar her sene oyunseverlerini başlarını şişiriyoruz bu sene müzik tek kanaldan yayın yapsın programlaması yapılabilirdi. Ya da gazı basalım çabuk ölsünler diyebilirlerdi.
Fuar içeriğine doğru viraj alacak olursak. Fuar alanının yüzde ellisinden fazlasına sahip olan iki marka Riot Games ve Joy Games fuarın ev sahipliğini yaptı. Yani bir bakıma Riot ve Joy Games fuarı olarak betimleyebiliriz. Eh nerede diğer markalar? Neden Electronic Arts, Ubisoft gibi büyük markalar yok? Neden Assasin Creed III, Dishonored, Medal Of Honor, Call of Duty, Hitman gibi gelecek oyunları göremedik? Onlar mı gelmek istemedi? Davet mi edilmediler? Geç mi davet edildiler? Haberleri mi yoktu? Bu soruların cevapları bende değil. Sonuç olarak Türkiye’nin en büyük oyun fuarında en büyükler yok idi. Üzücü…
Fuar’ın bence yıldızı Riot Games idi, yeni ve genç bir kadroya sahip olmasına rağmen çok organize bir şekilde Türkiye’de yapılmış en iyi turnuva finallerini yaptı. 3 gün boyunca da tıklım tıklımdı. Rüyalarıma giren GangEm Style’ı unutmadan eklemek istiyorum yok yok unutarak eklemek istemiyorum. Gidenler gitmeyenlere anlatsın ya da dinletsin yok yok dinletmesin! imdaaaaaaaaat!
Umarım önümüzdeki fuarlar ve etkinlikler daha organize bir şekilde gerçekleşir. Umarız önümüzdeki fuar’a basın davet edilir ve ağırlanır ki bilmeyenler duymayanlar da duyar.
Sürç-i lisan ettiysek affola! Sizin için hazırlayacağımız eylemlerimiz devam edecek.. MutluPlayer kalın!
Merthan Yalçın