Bu haftaki dosya konumuz, “dövüş oyunları” olunca, her hafta olduğu gibi siteye koyacağımız sinema haberleri ve yazılarını konsepte uygun mecralardan seçmemiz gerekiyor. Merthan’la Skype’ta yaptığımız dosya konusu muhabbeti sırasında, enteresan bir şekilde, aynı anda “Bruce Lee” ismi çıkıverdi ikimizden de. O zaman, “Bruce Lee, it is!” dedik.
Bruce Lee, ölümü üzerinden 40 yıl geçmesine rağmen Uzak Doğu dövüş sanatları sinemasında bir ilah olarak yer almaya devam etmektedir. ‘70li yıllarda çektiği filmlerin, dönemin ana akım Amerikan sinemasına yaptığı nüfuzun izlerini hala görmeye devam ediyoruz. Uzak Doğu dövüş sanatları hemen her tür sinema filminde kullanılmaktadır. Karate yapan uzaylılar bile gördüğümüz olmuştur sinema perdesi üzerinde. Bütün bunların arkasında bir Bruce Lee fenomeni olmadığını iddia etmek olası mıdır? Değildir, elbet.
Bruce Lee’nin sinemaya katkısı elbette muhteşem oyunculuğundan gelmiyor. Hatta vasat bir oyuncu olduğu tartışma götürmez. Bruce Lee, sinema dünyasında dövüş sanatları tekniğinin uygulanmasına ön ayak olmuştur. Filmlerde dövüş sahnelerinde yer alacak oyuncuların profesyoneller tarafından eğitilmeye başlanması onun Hollywood’a girmesiyle start almıştır.
Peki, kimdir bu sinema ikonu?
27 Kasım 1940, San Fransisco doğumludur. Doğum adı Lee Jun Fan’dır. Babası Lee Hoi-Chuen bir Çinli, annesi Grace Lee, yarı Çinli yarı beyaz ırktandır. Her ikisi de Çin operasında oyuncuydu ve Bruce doğduğunda ABD’de turnedeydiler. Doğumundan kısa bir süre sonra Hong Kong’a döndüler. 6 yaşında Kung Fu eğitimi almaya başladı. 1954 yılında ünlü Kung Fu ustası Yip Man’in öğrencisi olarak Wing Chun sistemini öğrenmeye karar verdi. Lise yıllarında çok sık sokak kavgalarına bulaştığı için ailesi tarafından ABD’ye gönderildi. Washington Üniversitesi’de Felsefe okurken, Çin kültürünü Amerikalılara öğretmek amacıyla, o dönem Çinlilerin dışında öğretilmesi yasak olan Kung Fu sanatı dersleri vermeye başladı. Kung Fu ve Wing Chun dışında Karate, Boks, Tayland Boksu, Jiu-Jitsu, Kick Boks, Aikido, Judo, Eskrim, Güreş ve Tekvando öğrendi ve hepsinde kısa sürede ustalaştı. En nihayetinde Jeet Kune Do (durduran yumruk) adını verdiği bir savaş sanatları sistemi geliştirdi. Sadece dört öğrencisine bu sistemi öğretme lisansı vermiştir: Dan Inosanto, James Yimm Lee, Taky Kimura ve Ted Wong.
İlk uzun metrajlı filmi Big Boss, Hong Kong ve Güney Asya’da adeta bir fırtına gibi esti, tüm gişe rekorlarını altüst etti. Daha sonra Asya milliyetçiliğinin işlendiği Fist of Fury filminde rol aldı. Kendine has stili ve olağanüstü koreografileri yanında Hollywood tecrübesi Hong Kong sinemasına yeni bir boyut kazandırdı. Öyle ki dönemin süper starı Wang Yu, Bruce Lee’nin altında bir rol almayı kabul etmiştir. Dövüş sahnelerinin çekim sürecinde mükemmel koreografiyi ve görselliği yakalamak adına uzun saatler çalışır, Nunchaku, Bo, Kali gibi birçok Escriama (silahlı dövüş sanatı) silahını kullanmaktan geri kalmazdı.
Bruce Lee’nin üçüncü filmi Way Of Dragon’dur. Bu filmde Lee’ye, ABD’de yedi kere Karate şampiyonluğu olan Chuck Norris eşlik etmiştir. Bu filmin bir özelliği de final sahnesinde Lee ve Norris vasıtasıyla Kung Fu ve Karate’nin çarpışmasıdır. Way of Dragon’la ilgili başka ilginç detaylar da var. Mesela, gerçek Roma Colosseum’da çekilen son filmdir. Film tamamen sessiz çekilmiştir. İngilizce konuşan hemen tüm karakterleri Bruce Lee seslendirmiştir. Lee’nin, Norris karşısında biraz daha çelimsiz görünmesi için Norris’in kilo alması gerekmiş.
Lee’yi zirveye taşıyacak film Game of Death olacaktır. Bu filmdeki rol arkadaşları, öğrencisi Dan Inosanto ve Los Angeles Lakers’ın yıldız basketbolcusu Kareem Abdul-Jabbar oldu. Bruce Lee’nin en büyük hayali bir Amerikan filminde başrol oynamaktı. Game of Death’in çekimleri sırasında bir Çin-ABD ortak yapımı olan Enter the Dragon filminden başrol teklifi gelince Game of Death’i yarıda bıraktı. Planı, Game of Death’i daha sonra tamamlamaktı ama maalesef ömrü vefa etmedi. Game of Death 1978 yılında yönetmen Robert Clouse tarafından tamamlanmıştır. Ustanın ölümünden 5 yıl sonra tamamlanan filmde, Lee’nin eski görüntüleri ve yüzünün yarısını kaplayan güneş gözlüğü takan ve gölgelerden çıkmayan bir dublör kullanılmıştır. Bruce Lee’nin canlandırdığı Billy-Lo karakterinin sahte cenaze töreni görüntüleri, Lee’nin Hong Kong’daki gerçek cenazesinden alınmıştır.
Enter the Dragon’daki rol arkadaşları arasında John Saxon ve dönemin Karate yıldızı Robert Wall bulunmaktadır. Jackie Chan’in de küçük bir rolü vardır. Hatta bir sahnede Lee yanlışlıkla Chan’in yüzüne bir dövüş sopasıyla vurur. Hemen özür dileyen Lee, Chan’e çekeceği her filmde bir rol vermeye söz verir, fakat bu sözünü tutamayacaktır.
Bu filmde Lee’nin başına gelmedik kalmaz. Oharra’nın ölüm sahnesi çekilirken Robert Wall, Lee’ye kırık şişe (sahtesi bulunamamış) savururken zamanlama hatası yapıp rakibinin elinde ciddi kesiğe neden olmuştur. Ayrıca, kötü adam Han’ın uyuşturucu laboratuarını koruyan zehirli yılanı tutmaya çalışan Lee, yılan tarafından ısırılmıştır. Neyse ki zehir, vücudundan kısa sürede temizlenmiştir. Bruce Lee, bu filmin galasından sadece 3 hafta önce hayatını kaybetmiştir.
Bruce Lee, 1941-1973 yılları arasında 31 yapımda oyuncu olarak yer almıştır. Bunlardan bazıları TV dizleriydi. 1966-1967 yılları çekilen Batman dizisinde Kato rolünü almıştır.
Lee’nin ölümü hala gizemini korumaktadır. Yarım bıraktığı Game of Death ile ilgili olarak yapımcı Raymond Chow’la aktris Betty Ting Pei’nin evinde buluştu. Bir süre konuştuktan sonra Chow, akşam yeniden başka bir yerde görüşmek üzere evden ayrıldı. Bu arada başının ağrıdığını söyleyen Lee, Betty’den bir ağrıkesici alarak bir odada uzandı ve bir daha uyanamadı. Resmi ölüm nedeni olarak aldığı ilaçtan dolayı beyin ödemi olarak duyuruldu.
Türkiye’de her nedense “Bruş Lii” olarak telaffuz edilen büyük ustanın kalbimizdeki yeri değişmeyecek.